1 Ekim- Beran Berdan (Koç Katımı)

Bizim bölgede Ekim ayı yalnızca takvim yaprağında ilerleyen günlerden ibaret değildi. Ekim, köyün hafızasına işlemiş Tarihsel bir kod’du. Toprağın, hayvanın, insanın birbirine kenetlendiği bir zaman dilimiydi. Yazın kavurucu sıcakları çekildikten sonra serin rüzgârların estiği, dağların yavaş yavaş kışa hazırlandığı, toprak damların sıvandığı, Xani Mole’lerin-kilerlerin kışlıklarla dolmaya başladığı bir dönemdi. Kadınlar yazdan kalan fasulyeleri, kaxların, kaşkı-tarhanayı- bulgurları çuvallara doldurur, erkekler odunları istifler, çocuklar ise kış öncesi son kez doyasıya dışarıda koşup oynardı.
Ama bütün bunlardan daha önemlisi vardı: 1 Ekim. Köy halkı için bu tarih çok daha fazla anlam ifade ederdi. “Onuncu ayın biri” denildiğinde herkesin aklına aynı şey gelirdi: borçların ödeneceği, ekinlerin ekildiği, çobanların senesini tamamladığı, alışverişlerin bağlandığı gün. Yüzyıllardır süregelen bu gelenek adeta köy halkının yazılı olmayan sözleşmesiydi. Hiç kimse bir kağıda imza atmazdı.İnsanlar birbirine güvenirdi. 1 Ekim bölgenin yılbaşısıydı..
Bu günün bir başka anlamı daha vardı ki, işte o köyün asıl şenliğiydi: Koç katımı. Yörede Elbistan’dan Gürün’e, Kürecik’ten Darıca’ya Alxas’a kadar herkesin bildiği, yıllardır devam eden büyük bir gelenek. Beran Bardan( Koç katımı) Haziran ayı geldiğinde koçlar sürüden ayrılır, dört ay boyunca özel beslenirdi. Arpa, yonca, bazen de köylülerin gözünden sakındığı en iyi yemlerle koçlar beslenirdi. Çünkü onların güçlü, sağlıklı ve görkemli olmaları bütün sürünün bereketi demekti. Koçlar’ın sürünün koyun tipine uyumlu olması gerekirdi. Kürecik koyunu genellikle sarzar hırrık tipli ve çoğrafyaya uyumluydu.
Koçların esareti 120 gün sonunda biterdi. Ekim’in birinde, koçlar büyük bir törenle rengareng biçimde sürüye geri dönerdi. Bizim köyde bu tören yılın en coşkulu günlerinden biriydi. Sabah daha gün ağarmadan kadınlar kalkar, hamurlarını yoğurmaya başlardı. Her evden dumanlar yükselir, tandırların içi kızarır, tepsilere “klore sele” dedikleri kömbeler dizilirdi. Bu kömbeler öylesine yapılmazdı; patates ve tereyağından hazırlanırdı. Bazen 1 Ekime Hide Berên( koç bayramı) da deniliyordu. Kömbelere, et kesinlikle konmazdı. Çünkü hayvancılığı geliştirmek ve koç katımınının bereketini bozmamak için gönüllü sadelik uygulanırdı. 1 Ekim paylaşımın, bereketin günüydü; kimse kimseye yük olmasın, herkes eşitçe sofraya otursun diye.
Saatler ilerledikçe köyün erkekleri koçları süslemeye girişirdi. Koçların bedenleri kırmızı, yeşil, sarı boyalarla renklendirilir, bellerine reşi(el dokuması süs) bağlanır, boyunlarına iplerle elmalar, armutlar, kimi zaman narlar asılırdı. Çocuklar kahkahalarla koşuşturur, bir evden öteki eve koçların süslerini görmek için gider gelirlerdi. Kim daha güzel süsledi, hangi koç daha güçlü görünüyor diye fısıldaşmalar başlardı.
Saat on iki olduğunda köy meydanı festival alanına dönerdi. Kadınlar başlarının üzerinde büyük seller (ekmek sacı) taşır, içlerinde özenle pişirilmiş kömbelerle “Zavi Zuzuçe” (zuzo’nun tarlası) denilen düzlüğe doğru yürüyüş başlardı. Babam, Kıribiş amca, Hasan ve Hacinin başında olduğu, dört-beş kadar sürü toplu halde bu tarlada hazır bekletilirdi. Önde süslenmiş koçlar, arkada kadınlar ve çocuklar… Yürüyüş adeta bir düğün alayı gibiydi. Çocukların neşeli sesleri, kadınların komşularına hal hatır sormadan önce “ barani wa ba xêr bi“ (koç katımınız hayırlı olsun) derlerdi.
Zavi Zuzuçe’de mutluluk güne sığmazdı. Alana varıldığında şölen başlardı. Tarladaki büyük gıviç/alıç ağacının altında köy halkı toplu otururdu. Kadınlar başlarına koydukları sel leri yere indirir, kömbeleri komşularına ikram etmek için adeta yarışırlardı. Kim daha kabarık yapmış, kimin hamuru daha kıvamlı olmuş, kimin kömbesi ağızda daha çok dağılmış …Pire Xanik, Xaça nene’nin, Xatun nenenin, Nergiz teyze, Amojna Xanik’in ve Annem’in üzeri desenli olarak pişirdikleri onlarca klorlar ve bu klorlara doyman köyün klor ekspertleri, Zavi zuzuçe’de konumlanırdı. Klorlar ilk önce Hacı amca, Kalender dayı, Bektaş Dede ‘ye sunulurdu. Hûseni Çur Dede, hemen kapısındaki buz gibi kuyudan koça katılan köy halkına su getirirdi. Mate Cennet evdeki tüm bardakları tepsiye düzer herkese çay ikram ederdi. Bütün bu tatlı rekabet, köyün dostluğunu, birlik duygusunu güçlendirirdi. Zavi zuzuçe’de ortalık mis gibi kömbe kokardı.
O sırada koçlar alana salınırdı. Haftalardır ayrı kaldıkları sürüye dönmenin heyecanıyla birbirlerine meydan okurlardı. Kimi koçlar baş başa verir, şiddetle toslaşır, kimi gururla ayaklarını yere vururdu. Çocuklar bu sahneyi büyülenmiş gözlerle izler, yaşlılar yıllar öncesinin koçlarını, efsanevi dövüşleri hatırlardı. Koçların sürüye hakim olma dövüşleri güz boyunca devam ederdi. Kadınlar komşularına kaç koyunu olduğunu söyler baharda yayla ya gitme üzerine sohpet ederlerdi. Birbirlerine kömbe tariflerini tekrar sorarlardı. Gençler en gösterişli Koç’un hangisi olduğunu yaşlılara sorarlardı..
2005 yılına kadar, bizim dağlarda Beran Berdan( Koç katımı ) öyleydi. Teknoloji geliştikçe insanların konforu artmaya başladı. Dolayısıyla kol gücüne dayanan yardımlaşma; modern gelişimlerle birlikte ortadan kalktı. Dayanışma kültürünün yok olması, toplumsal ilişkileri büyük oranda etkiledi. Temel geçim kaynağı olan hayvancılık en alt seviyeye kadar geriledi. Bölgenin coğrafyasından kaynaklı kıt kanat olan tarım zaten yapılamaz duruma çoktan gelmişti bile. Şimdilerde Koç katımı sembolik olarak yapılmakta, Tarih olarak 1 Ekim değil, Eylülün başından itibaren herhangi bir günde yapılmaktadır. ..Bir çok şey değişime uğradı. Coğrafya’nın Sosyo- demografik yapısı başta olmak üzere; sosyolojik normlar, hafıza mekanları, doğa, insan ve değerler. O gün mutluluk yalnızca sofralara değil, tarlalara, dağlara, gökyüzüne taşardı. Köy halkı için 1 Ekim sadece bir tarih değil, bir başlangıçtı. Kuşaklar arası Kültürel bir aktarımdı. insanların dostlukları tazelediği, buğdayların toprakla buluştuğu, koçların sürüye katıldığı, yeni bir yılın nefes aldığı gün. Toplumsal anlaşmasının, doğayla uyumlu yaşamın, dostluğun ve bereketin günüydü…
Görsel: Kürecik -Çerkezuşağı (1980’li yıllar)
Halil Kansu
