AİLE İÇİ ŞİDDETİN YETİŞKİNLERDE DEPRESYON VE KAYGI ÜZERİNE ETKİSİ

3.Bölüm

Ebeveyn ve çocuklardan oluşan ve aile olarak tanımlanan yapı toplumun yapı taşıdır. Aile olarak tanımlanan bir grup içinde hakaret, tehdit, sözlü ve fiziksel saldırı, güç gösteri, ceza gibi olumsuz yaşantıların hepsi aile içi şiddet kapsamında yer almaktadır. Aile içi şiddet özellikle kadınlarda depresyonu meydana getiren en önemli faktörlerden biridir.
Aile içi şiddet aile içindeki üyeler arasında nesiller boyu aktarılabilen dinamik bir süreçtir ve ilişkilerin devamlılığı şiddetin de devamlılığını sağlayabilmektedir.
Aile içi şiddetin mağdurları genellikle kadınlar ve çocuklar olmaktadır. Aile içinde meydana gelen şiddet Türkiye’de ve dünyada önemli bir halk sağlığı sorunu olarak kabul edilmektedir (WHO, 2002). Aile içi şiddetle ilgili yapılan araştırmalar bu olumsuz yaşantının sıklıkla görüldüğünü belirtmektedir. Tüm dünya nüfusunu temel alan 48 farklı araştırmanın verilerine göre, aile içi şiddet %10-69 oranında değişebilmektedir.
Aile içindeki şiddeti araştıran en kapsamlı çalışmalardan biri olan ‘’Türkiye’de Kadına Yönelik Şiddet Araştırması’’ verilerine göre kadınların %15’i fiziksel, %44’ü duygusal şiddet ve istismara uğramaktadır. Kadınların uğradığı aile içi şiddet olaya tanık olan çocukların da şiddet mağduru olduğunu göstermektedir.
Aile içindeki şiddete görsel veya işitsel anlamda şahit olan çocuklar görünmez kurbanlar olarak nitelendirilmektedir. Bu çocuklar doğrudan şiddetin kurbanları olmasa da aile içindeki olumsuz iklimi solurlar ve bu sebeple en az şiddete maruz kalmış çocuklar gibi belirtiler gösterebilirler. Annesinin şiddete maruz kalmasına tanık olan bir çocuk, yardıma muhtaç bir annenin bakımını üstlenmek durumunda kalabilmektedir. Annenin içinde bulunduğu durum çocuğu için yeterince iyi anne olabilmesini engellemektedir. Yapılan çalışmalar aile içinde şiddet gören kadınların depresif belirtileri daha fazla gösterdiklerini belirtmektedir. Depresif duygudurumundaki annenin çocuğu ile olan ilişkisi de zedelenmektedir.
Aile içi şiddete maruz kalmış bir annenin varlığında çocuk için bireyselleşme oldukça zor olacaktır. Annenin çökkün duygulanımı içselleştiren çocuk anneden ayrılmakta zorlanabilmektedir. Anneye yapışma ve suçluluk duyguları bireyselleşme önündeki en önemli psikolojik engellerdendir. Aile içinde şiddete uğramış, fiziksel ve duygusal olarak hasar görmüş, çökkün bir anne, çocuğun bireyselleşmesini engelleyen bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır.
Anneden ayrışamamanın verdiği saldırganlık çocuk için oldukça ağırdır. Hissedilen bu öfke bastırma veya farklı savunma mekanizmalarıyla yok sayılmak istenecektir. Anneye annelik yapmak durumunda kalan bir çocuk özerkliğini sağlayamayacaktır. Aile içi şiddetin kadın ve çocukta meydana getirdiği bu duygusal yükler her ikisi için de psikopatolojilere zemin hazırlayabilmektedir.
Winnicott’a (1958) göre annenin yeterince iyi anne olması ve birincil annesel uğraşı yerine getirememesi aile içi şiddetten, kronik hastalıklardan veya depresyondan kaynağını alabilir. Annenin çocuğun fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için aile içinde güven ortamının sağlanmış olması gerekmektedir. Aile içinde şiddete maruz kalan bir anne, çocuğu için gerekli ruhsal alanı sağlamakta zorluk çekecektir. Annenin şiddetle beraber yaşadığı depresyon çocuğun özdeşim kuracağı bir durum haline gelmektedir. Annenin çökkün duygudurumunu içselleştiren çocuk yetişkin yaşamında aynı duygulanıma sahip olabilmektedir. Bu noktada babanın çocuk için ilişkileri düzenleyici bir rol model olamaması, çocuğun anneye de babaya da psikolojik olarak erişememesi ve kendini güvende hissetmemesi temel güven duygusunun zedelenmesine ve depresyonun tetiklenmesine sebep olabilmektedir.


Aile içi şiddet çocupğun saldırganlığı en yakından gözlemleyebildiği durumdur. Şiddetin faili ve mağdurunun aile bireyleri olması saldırganlığın içselleştirilmesini kolaylaştırmaktadır. Saldırganlığın dışavurumu kadın ve erkekte farklı biçimlerde olabilmektedir. Erkek çocukları içselleştirdikleri saldırganlığı başkalarına yöneltirken kız çocukları kendine yöneltebilir. Kadınlarda içe yönelmiş saldırganlık depresyonu açıklayan faktörlerden biri olabilir. Sağlıksız bir anne bebek ilişkisi içinde büyümüş çocuk annenin veya babanın zihnindeki sağlıksız düşlemleri içselleştirerek kendi şemalarını oluşturacaktır. Yıkıcılık ve saldırganlıkla şekillenmiş şemalar depresyon ve bağımlılık gibi psikopatolojilere zemin hazırlayabilmektedir.
Aile içi şiddetin psikolojik bozukluklar için risk faktörü olduğu bilinmektedir. Aile içi şiddete maruz kalan bireylerin şok ve inkar dönemlerini atlattıktan sonra suçluluk duyguları depresyona eğilim geliştirdikleri gözlenmektedir. Aile içi şiddet mağdurlarının depresyonun yanı sıra travma sonrası stres bozukluğu, intihar girişimi, alkol ve madde bağımlılığı, saldırganlık gibi farklı psikopatolojileri de yaşayabileceği bilinmektedir (WHO, 2005).
Akyüz ve arkadaşlarının (2002) yürüttüğü çalışmada psikiyatri polikliniğine başvuran yetişkin kadınların %98’inin doktor tarafından sorgulanmadıkça aile içi şiddetten bahsetmediği gözlenmiştir. Başvuran kadınlar içinde depresif ve somatik yakınmaları olanların hem çocukluk yaşantılarında hem de yetişkin yaşamlarında aile içi şiddete maruz kaldıkları belirtilmiştir. Depresyon ve somatik yakınmalarla psikiyatri kliniklerine başvuran kadınların öyküleri alınırken aile içi şiddetinin de sorgulanması önem taşımaktadır.
Depresyon, anksiyete, somatik yakınmalar, yorgunluk ve öz kıyım girişimleri olan kadınların aile yaşantılarında şiddet öyküsünün sorgulanması gerekmektedir. Çocukluklarında ve yetişkinliklerinde aile içi şiddete maruz kalan kadınların günlük yaşamlarında da şiddeti kullandıkları gözlenmiştir. Yang ve arkadaşlarının (2006) çalışmalarında çocukluk veya yetişkin yaşamlarında şiddete maruz kalmış depresyon hastalarının intihara daha fazla meyilli olduğu gözlenmiştir.

Halil Kansu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyiciyi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün