BERHANG, PROLETER YA DA KADER

İbni Haldun, ‘Coğrafya kaderdir,” der ve insanların değiştirme gücüne sahip olduğunu da belirtir. Yalnız biz Ortadoğulular olarak, bize uygun görülen kötü kaderi değiştiremedik; hala ölüyor, aç bırakılıyor ve zulme maruz kalıyoruz.
Mustafa Zewal Doğan’ın Luvi Yayınları’ndan çıkmış “PROLETER” adlı romanını okuyorum. Romanın ana karakteri Proleter lakaplı Berhang’tır. Annesini babasını İran sınırında kaybetmiştir. Dünyaya sol pencereden bakmaktadır. Ama beni ilgilendiren kitabın alt katmanı oldu.
Çünkü anayurduna binlerce kilometre uzakta da olsa, doğunun makus talihi peşini bırakmaz. Aslında kendisi de doğunun karekteristik özelliklerini taşımaktadır. Mesela sol ideolojiye sıkı sıkıya bağlıdır. Bağlılığı ruhani bir bağlılıktır. Geride eşim ve çocuklarım var düşüncesine kapılmaz bile. Halbuki Paris gibi insanı öğüten bir şehirde yaşamaktadır.
Kürt kimliğini unutmuş gibidir. Halbuki öncelikli olması gereken, yok edilmek istenen kimliği olmalıdır. Berhang karakterini çevremizde görebiliyoruz. Bu anlamda roman sosyolojik bir gerçekliğe de işaret ediyor. Ve İran istihbaratının takip ve ölümlerini görüyoruz. Kürt aydını Doktor Kasımlo kitabın ilerleyen sayfalarında vuruluyor.
Emekçi olan Berhang’ın, İran sınırında ayaklarını kaybetmiş kız kardeşi de vardır. Roman boyunca doğulu fedakarlığı ve dayanışmayı görüyoruz. Aslında bu önemli özelliğimizi yaşatmak gerektiğine inanıyorum.
Sol bir etkinlikte Berhang vurulur. Aslında hiç de beklediği bir durum değildir. Hastanede bile takip devam eder. Bir hemşirenin farkına varmasıyla, cinayetlerin kapsamına hemşire ve bir kişi daha girer. Hastaneden kaçırılmasıyla ölümden kurtulur.
Kitap sıcacık bir atmosfer oluşturur. Gözlerimizde antik çağ, rönesans ve aydınlanma çağının öncülerini geçirir. Burada söylenmek istenen batının gelişim diyalektiğidir. Aynı anda Berhang’a saldırı olur. Kendisini müdafaa ederken, istihbarat elemanını öldürür. Hapse düşer.
Cezaevi süreci ve sonrası onun için bir sorgulama süreci olur. Sola olan bağlılığından bir şey eksilmez.
Yalnız birçok kişinin değişmesine tanıklık eder. Ailesini kaybetmekle de kalmamış, bir de İsviçre’ye yerleşmişlerdir. Çocukları büyümüştür. Ödünç verilen arabayla çocuklarının yanına gider. Eşine kendisini anlatmak isterken, onun yaşamındaki değişiklikleri görür.
Romanın bu bölümleri duygu dolu anlar yaşatıyor. Sonuna doğru ise içinizde bir alev yükseliyor ve doğulu olmanın makus talihini paramparça etmek istiyorsunuz. Trajik olaylar katmerli bir trajediyle son buluyor…
Bu kitap ağırlıklı solu anlatmakla birlikte, doğulu olmanın zorluklarını da gözler önüne seriyor. Doğu ile batının karşılaştırılması, kitaba bambaşka bir zenginlik katıyor.
Çünkü Yazar Mustafa Zewal Doğan, çok yönlü bir yazardır.
Okumanız dileğiyle diyelim…
Mehmet Söğüt
