TAVKİRARLILAR TARİHİNDE NERGELE OLAYINERGELE OLAYI KARA BİR LEKE Mİ YOKSA ABARTI MI? 2

2.Bölüm

BÖLGEDEKİ EŞKİYALARIN TAVKİRARLILAR İLE TEMASI


Elbistan Bölgesinin bu iki çete reisinin, önce Alakır ve daha sonra da oğlu Ramo ile araları pek de iyi değilmiş. Ramo Ağa yanlısı ve Elbistan’da nüfuzlu olmasından dolayı çıkarları örtüşmüyordu. Bir ara Hesenî Xecê ile Bozo çetesi birleşerek gelip Tosun köyünde geçici karargâh kurarlar. Ramo Ağa’ya misafir olacağına dair haber gönderirler, ama Ramo Ağa, evine misafir olarak gelmelerini kabul etmez. Ancak babası Alkırık, çetelerle düşman olmamak için bir gece misafir olarak kalıp gitmelerini ister.

Çete reisleri, Ramo’nun evinde kalırken, silahlı adamları ise köylülerin evlerine dağılırlar. Bu arada Ramo, köyün etrafına silahlı korucular yerleştirir. Çete reisleri, ihityaçlarını karşılamak için Ramo’nun maddi yardımda bulunmasını isterler, ama Ramo Ağa çetelere avanta vermeyeceğini, ısrar etmeleri durumunda, köyün etrafına yerleştirdiği korucularını işaret ederek, köyü terketmelerini söyler. Ramo’nun bu davranışına sinirlenen çeteler, Büyük Tapkıran’dan ayrılıp Tosun köyüne geri giderler.

Bu arada Büyük Tapkıran (Di Mazın) köyüden İbrahim Ağa’nın oğlu Halil, daha yeni öldürülmüş, bu yüzden bazı ailelerle arası bozulan İbrahim Ağa, Tosun köyündeki akrabalarının yanına göç etmiş. Ramo’nun haraç vermemesi, eşkiyaların zoruna gider ve İbrahim Ağa’ya “Bizimle iş birliği yaparsan senin intikamını alırız” derler, ama İbrahim Ağa “Aramızdaki meseleye sizi karıştırmam” diyerek teklifi kabul etmez.

NERGELE BASKININ NEDENİ
Ramo, kardeşi Hasan ile kavga ederek birbirine silah çekerler ve Hasan kendisine sadık güvendiği üç arkadaşı ile birlikte evden ayrılır. Hesenî Xecê, Ramo’dan intikam almak için Hasan ve yanındakilerin yolunu Nurhak eteklerindeki Tahtalı yaylasında keser ve elini kolunu bağlayıp öldürür. Ama içlerinde Salman kurtulur ve köye gelip Ramo’ya haber verir.

Başlangıçta çetelere karşı bir şey yapmaz ve aslında Hasan’ın gerçekten de Hesenî Xecê tarafından öldürüldüğüne de inanılmaz. Ama aradan 1–2 yıl geçince Hasan’ın abasını (eşkıyaların giydiği, kıyılarında sim şerit bulunan bir ceket) bir Nergelelinin üstünde görüldüğü, hatta abanın üstünde kurşun izinin olduğu da söylenir. Bunu öğrenen Hasan’ın babası Alakır ve kardeşi Ramo Ağa, yanına silahlı adamlarını alıp Nergele köyünü basarlar.

BASKINDA YAŞANANLAR
(BASKIN İLE İLGİLİ NERGELELİLERİN ANLATTIKLARI)

Nergeleliler “Alakır’ın askerleri gelip evlerimizi yaktılar, malımıza el koydular ve köyümüzde en az iki ay kalarak davarımızı kesip yediler. Giderken de bütün değerli eşyaları alıp götürdüler” diyorlar. Hatta silahlı adamlarla birlikte Malatya’dan da bir tabur askerin de talana ve köyü istilaya katıldığı, ama Nergeleliler talanı yönetenin bizzat Alakır’ın kendisi olduğunu söylüyorlar.

Bu olayı anlatan Tavkirarlılar , her ne kadar Ramo’nun adı geçiyorsa da Nergeleliler “Alakır’ın askerleri” gelip bütün evleri yakıp köyü talan ettiklerini özellikle belirtiyorlar. Aslında Hesenî Xecê’yi kıstırmaya giderler, fakat Alakır ve askerleri köyü basmadan önce eşkıya grubu çoktan dağılmıştır. Uzun süre (tahminen 1-2 ay) köyde kalıp, Hasane Xace ve adamlarının gelmesini bekleseler de ne gelen ne giden olur

Musê Nevê, Hesenî Xecê’nin bacısı Sultan ile evli olduğu için direk onun evini basarlar. Kopolar (Alçiçek) köyünden Oce (oruç), bir kızı oğluna ister, ama Musê Nevê bu kızı para karşılığında elinden alır. Oce de bunu hazmedemez ve Tavkirarlılar gelirken buraya yönlendirir. Hatta Muso’nun yeğeninin Hasan’ı öldüren olduğunu söyler.

Muso, getirilen altınları evin duvarında saklayarak eşkiyanın bankacılığını yapar. Alkırık’ın adamları evi yaktıklarında duvar yıkılır ve altınlar yere dökülür. İşte o zaman Alakır ve askerleri Muso’yu köy meydanında elbisesini çıkartarak karnının üzerine kızarmış közler koyarak ve “Sen bu altınları bize verseydin bu közler senin karnını yakmazdı. Şimdi seni elimizden altınlar da eşkıya da kurtaramaz” derler. Buna rağmen, “Eşkıyayı besliyor” diye Muso’yu Elbistan askeriyesine teslim ederek tutuklattırırlar.

Alakır ve adamları, alınan altın, gümüş gibi değerli eşyaları da askeriyeye tutanak karşılığında teslim ederler. Muso, birkaç gün sonra Elbistan nezaretinde ölür. Oradan da askeri jip ile Cela (Ekinözü)’ya getirilir. Kardeşi Mamıki Nave, cenazesini Cela’dan inek sırtında taşıyarak köye getirir.

Halkın anlattığına göre, asayişten sorumlu kolluk kuvvetleri (asker) zayıf olduğu için olaya müdahale etmez ve hatta bu talana göz yumduğu da söyleniyor. Yani bir grup çetenin gidip bir köyü basmasına devletin kolluk kuvvetleri göz yumuyorlar. Musê Nevê’nin evini yakıp adamın karnının üzerinde ateş yakıyorlar ve bu haldeyken asker teslim alıyor. Öbür taraftan da toplanan ganimeti de tutanak karşılığında alıyorlar. Halktan aldığımız bu bilgilere dayanarak, bu olayın tahminen 1918 – 1920 yılları arasında meydana geldiğini ve olayda 10-12 evin yakıldığını tespit ettik.

Tavkirarlıların anlattıkları gibi sarkıntılık ve ırza geçme asla olmamış. Zaten Alakır kadınlara dokunmamaları talimatını verir. Hatta babasının evinde kalan dul gelin Fatma (yıllar sonra Elbistan’da Momıki Çoleğ ile karşılaşan kadın), Alakır’a, adamlarından birisinin kendisinin altınlarını ve başındaki eşarbı aldığını söyler. Alakır da şiddetle karşı çıkıp, kadına zarar vermemelerini ve eşarbını geri iade etmelerini söyler. Sadece evleri yakarlar, eşyaları, malları ve hatta yatakları bile yükleyip götürürler. Olay hakkında bilgisine başvurduklarımızdan biri de Musê Nevê’nin torunu Musa Çam (Hacı Muse)’ dır.

Nergele Olayı’nın bir diğer mağduru ise Hasani Hayde’dir. Nergele köyünde kendi halinde bir kişi olan Hasan kendi davarına komşularının davarını da katarak çobanlık yapar. Alakır ve adamlarının gelip köyü talan ettiklerini ve köyde konakladıklarını haber aldığında korkudan günlerce köye gelmez. O zamanlar Nurhak dağı ve çevresi gür ormanlarla kaplı olup, çok ardıç ağacı varmış. Mirallı’nın eteklerinde kurulduğu Saylan Dağı’nda çok büyük bir Kara Ardıç varmış. Halk arasında “Marxe Raş” dedikleri bu ardıç ağacı, o kadar büyükmüş ki gölgesine 2–3 koyun sürüsü alacak büyüklükteymiş. Hasan, Kara Ardıç’ın altında kalarak koyunlarını saklayıp talandan kurtarır. Akrabaları gizliden gizliye kendisine erzak götürürler. Gel gör ki, ilk kar çoktan dağlara yağmış, karakışın o soğuk fırtınasında Hasan ve sürüsü perişan olur ve şiddetli tipiden dolayı gözleri yanıp kör olur. Bu da talanın bir diğer kurbanıdır.

Ekinözü ve Nergelelilerin de içinde bulundukları bir grup, gelip ikinci defa yağmalama yaptıkları için bu olay inkar ediliyor. Halbuki Nergele Olayı, Cumhuriyet döneminde bölgede cereyan eden en önemliolaydır.

Eski İl Genel Meclisi üyesi ve Ramo’nun oğlu Ali Şahin, müteahhit olarak 1972 yılında Değirmenkaya köyünün su kanalını yaparken, Musa Çam’ın babası Hacı Çam’ın “Bu müteahit Alakır’ın torunudur, yani bu bizim düşmanımızdır. Eğer Alakır’ın torunu değil de başka biri olsaydı, ben şimdi onu yemeğe davet eder, bir koyun keserdim” dediğini de Musa Çam bize aktardı.

NERGELE KÖYLERİ
Mirallı köyünün asıl ismi Milyanlıdır. Cemal Gürsel, o bölgedeki birçok köyün adını değiştirdiği gibi, Milyanlı’yı da Değirmenkaya olarak değiştirmiştir. Değirmenkaya köyü; şu an Nurhak İlçesi sınırları içinde yer alan, bir süre Barış Belediyesine bağlı bir mahalle olarak geçmektedir. Geniş bir ormanlık arazi içerisine kurulmuş olan Mirallı bir tatil köyünü andırmaktadır. Halep Salnamelerinde; ”16 vergi dâhili kişiden oluşan Karye-i Mirveli” olarak geçmekte olan köyde, Halil Baba türbesinin bulunması dolayısıyla önemli bir konuma sahiptir.

Nergele; Yukarı Nergele ve Aşağı Nergele olmak üzere ikiye ayrılır. Bunlar; yukarıdan aşağıya doğru giderken; Değirmenkaya (Miralli) ve Gözpınar (Çavi), yukarı Nergele köylerini, Altunyaprak ve Çiftlikkale (İçmeler) ise aşağı Nergele köylerini oluşturmaktadırlar.

KONU HAKKINDA, RAMO’NUN OĞLU ALİ ŞAHİN ŞU AÇIKLAMAYI YAPTI:
Geçen vefat eden Ali Şahindal “Hesenî Xecê’nin çetesi ve Bozo çetesi birleşerek gelip Tosun köyünde karargah kurarlar. Büyük Tapkıran’da İbrahim Ağa’nın oğlu Halil, bizim akrabalardan biri tarafından öldürülüyor. Bunun üzerine İbrahim Ağa intikam almak için Tosun köyüne göçer. Çeteler, İbrahim Ağa’ya ‘’iş birliği yaparsan senin intikamını alırız’’ derler, ama İbrahim Ağa kabul etmez, ‘’aramızdaki meseleye sizi karıştırmam’’ diye cevap verir. Çeteler bu kez babama (Ramo Ağa) ‘’biz misafir olarak gelmek istiyoruz’ ’diye haber gönderirler. Babam kabul etmez, ancak dedem kendilerine düşman olmamaları için bir gece misafir olarak kalıp gitmelerini ister.

Babam da [bunlar eşkıyadır, ben evimde onları misafir etmem, çünkü herkese zarar veren insanlardır] diyor. Ama neticede babasının baskısıyla kabul eder ve [gelebilirsiniz] diye haber gönderir. Çete reisleri Bozo ve Hasan, bizim evde kalırlar, diğer çete mensupları köylülerin evlerine dağılırlar. Babam, köy halkına [herkes evindeki misafirden gözünü ayırmasın, niyetleri iyi olmayıp, bize zarar verebilirler, özellikle de silahlarından gözünüzü ayırmayınız] diye talimat verir. Bir olay olursa, müdahale etmek için de köyün etrafına silahlandırdığı gençleri yerleştirir. Sabah kahvaltıdan sonra Hesenî Xecê babama, [biz dağda gezen gariban insanlarız, paraya ihtiyacımız var, malzememiz yok, bize biraz para ve cephane ver] der, babam [buraya misafir olarak geldiniz, size avanta vermem, eğer ısrar ederseniz etrafınıza bakınız, buradan sağ çıkamazsınız] der. Eşkıyalar da [peki Ramo Ağa, sen bilirsin] diyerek kızıp giderler.

Hasan Amcam, babama karşı çıkan, asi ruhlu, babamın kurallarına uymayan biriydi. Babam silahı bırakır, ama Hasan Amcam bırakmaz. Bir ara babamla tartışır ve kafa dengi olan üç arkadaşını da yanına alıp köyü terk eder. Tahtalı yaylasında konaklanan eşkıyanın arasına düşerler. Çetelerin sorgusunda, yolcu olduklarını ve başka bir köyden olduklarını söyleseler de içlerinden biri [bu adam Ramo Ağa’nın kardeşi Hasan’dır, çok iyi tanıyorum] der. Hasan Amcam ve arkadaşları, önce inkâr etseler de sonra gerçek kimliklerini itiraf ederler. Eşkıyalar bunların ellerini kollarını bağlayıp kurşuna dizerler. Bunlardan üçü ölür, Salman kurtulur ve yaralı vaziyette kalkıp sürünerek yakın köylerden birine gidip durumu anlatır.

Daha sonra Mirallı köyünden babama haber gelir. Babam ve dedem, haberi alır almaz silahlı adamlarını toplar ve Mirallı’ya giderler. Gittiğinde yaşlılardan başka köyde hiç kimsenin olmadığını görürler.

Hırslarını alamayıp birkaç evi ateşe verirler, buldukları birkaç kişiyi sorguya çekip döverler. Babamın adamları, kadınların ziynetlerini alır, ama kadınlara kimsenin dokunmaması talimatını verir. Günlerce köyde kalarak pusuda beklerler, ama kimse gelmez. Elbistan’ın jandarma komutanı haberi alır, oraya varmak üzereyken Til köyünün yakınında babamlarla karşılaşır. Babam kadınlardan aldıkları ziynetleri (eşkıyaların malları olarak) tutanak karşılığı komutana teslim eder.

Bu olay, sanırım 1920 ile 1922 yılları arasında yaşanmıştır. Tabii ki köyde kötü şeyler yapmışlar, ama bildiğim kadarıyla o köyde bir kişi öldürmüşler. O adam da Hasan amcamın yeleğini giyiyormuş. O yüzden ateşin karşısında tutmuşlar ve o şekilde öldürmüşler”.

(Röportaj; Temmuz 2008/Büyük Tapkıran köyü/Elbistan).

ÖZET
Nergele’de yaşananları özetlersek, Tavkirarlılar kendi çapında bir eşkıyalık teşebbüsünde bulunarak Nergele’yi talana gitmişler, ama bölgede ün salmış çeteler haber alır almaz, gelip bunlar hakkında bilgi edinerek, kim olduklarını öğrenirler ve- yukarıda da belirttiğimiz gibi – yakalayıp cezalandırmak isterler.

Alkırık ve Ramo Ağa öncülüğünde Nergele’ye bir baskın yapılmıştır. Hem Ali Şahin’in verdiği bilgiler hem de Nergele köylerinde bize aktarılanlar olayı birebir doğrulamaktadır. Çünkü, Ali Şahin ile başta Musê Nevê’nin torunu Musa Çam ve diğer Nergelelilerin anlattıkları neredeyse birebir örtüşüyor. Bu baskın sonrası Tavkirarlıların kendini övme amacıyla anlattıkları çok abartılı olup, sanki yaptıkları olayın bir kahramanlık olduğunu düşünürler.

Sonuç olarak, bu baskında Nergeleliler, Tavkirarlıların anlattıkları kadar olmazsa da bazı acılar yaşamışlardır ve tespitlerimize göre iki kişinin de hayatına mal olmuştur. Günümüzde birçok Tavkirarlı bu tür olayları insanlık suçu olarak kabul ediyor. Eğer Nergeleliler içinde bu olayı bir “vahşet ve katliam” olarak algılayan varsa, biz Tavkirarlıların genç kuşakları olarak özür dilemeyi bir erdemlik görürüz.

Değirmenkaya Köyünden bilgisine başvurduklarımız;

  • Musa Çam(Muso Nave’nin torunu)
  • İbrahim Kara
  • İbrahim Çakmak
  • Halil Kaya

Kaynak:
Tavkirarlılar Tarihi ve Kültürü, 2013, Sayfa 107-116
Hüseyin Mirza Karagöz ve Ali Karagöz, (2013)

Benzer Haberler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Yazıda Dikkatinizi Çekebilir!
Kapalı
Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyiciyi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün