Hakikat arayışı, Zaman ve Mekan*

Zamanın ve mekanın ruhu vardır. Oluş, gerçekleşme zaman ve mekandan bağımsız meydana gelmez. Mekana çoğrafyada diye biliriz. İbn i Haldun ‘a ait olduğu söylenen “çoğrafya kaderdir” kelamı, mekanın oluşturucu, varedici, belirleyici güçüne işarettir. İnsanlığa ait maddi manevi kültür öğelerinin tümü zaman ve mekan içerisinde oluşum göstermiştir. Bu mana ile devlet dışı toplumlarda, rıza toplumu süreklerinde zaman ve mekan toplumsallığı inşa eder. “Hakikat Çoğrafyası” ismi binlerce yıllık rıza toplumunun zihniyetinden, düşünce sistemine, bilimden sanata kadar bir bilincin ve duruşun mekanını mı ifade ediyor.
Hakikat ve çoğrafya arasında nasıl bir ilişki vardır? Hakikat arayışının başlamasını bir coğrafya’ya sığdıra bilir miyiz? Hakikati tanımlama da çoğrafya ne kadar belirleyicidir? Biline bilinir ve yaşanabilir bir hakikat var mıdır? Bilgimizi, kemaletimizi, varlığımızı inşa ettiğimiz yaşam koşulları, bu yaşam koşullarının varlık bulduğu mekan bizi ne kadar etkiliyor? Hakikatin yaşadığımız koşulları ve mekânı aşan boyutları yok mudur? Yaşamın devamı ile Hakikatin görünür olması arasında nasıl bir ilişki vardır? Yaşam yaşlandıkça hakikat bin bir donda kendini göstermez mi? Reya Heq Alevi inancında “bin bir donda baş göstermek” hakikatin yeni boyutunu ifade etmiyor mu?
Reya Heq Kürt Alevi fikriyatında hakikat arayışının başlaması tanımlanırken “sesin söze başladığı, insanın Çar anasır ile ikrarlaştığı andan itibaren anlam arayışı da başlamıştır” belirlemesi hakikatin zaman ve mekanına bir tanımlama olabilr. Çar anasır ile ikrarlşamaya başlanması, insanın serpiyan olması anlamına gelir? Hakikatin varoluş durumu birinci doğa da mı ortaya çıkmış? İnsanın doğa ile yâr olması, iktidarın olmadığı rıza toplumunda hakikat arayışına işaret etmektedir. Reya Heq Kürt Alevi fikriyatında hakikat arayışı Nahak anlayışın olmadığı birinci doğada başladığına inanılır. Demek ki, iktidar geliştirilmeden toplumlar hakikat arayışına başlamış ve inşa etmişlerdir.
Hakikat tanımlanırken salt toplum mu esas alınır? Yada salt çoğrafya mı esas alınır? Birey, toplumu ile ve doğa bütünlüğü içinde hakikati tanımlamak daha sorunsuz bir tanımlama olur. Aralarında özgür farklılıklar olsa da bile birinci ve ikinci doğanın bütünlüklü ilişkisi hakikati tanımlama da belirleyicidir. Evrende ki cümle can görünür olmak (gerçekleşmek) ister. Gerçekleşmek anlaşılmaktır yada anlaşılmış herçekliktir.
Reya Heq – Hak Yol Alevi süreklerinin “kendini bil” kelamı insan gerçekliğinde somutlaşan hakikati anlatmaktadır. Bu mana ile bilme, bilgi, kemalet, ahlak, rıza yaşamı, kainat ile yar olma, özgürleşme hakikat arayışını ifade eder. “kendini bil” kelamı; kişi kendinin farkına varmadan, kendini tanıma bilincine erişmeden, kendini çözmeden hakikati gerçekleştiremez manasına gelir. O halde hakikati bir mekana sığdırmaktan ziyade, insan ve evren bütünlüğünde ele almak gerekiyor. Hakikat arayışı insan ve evren bütünlüğünü çözmek ise yada çözmeye çalışmak ise bu bütünlük var olduğu müddetçe hakikat arayışı devam eder.
Alevi inancında ki cem meydanına hakikat meydanı denilmesi önemli bir belirlemedir. Cıvatın olduğu her meydan “hakikat meydanıdır. Çünkü bireyde ete kemiğe bürünen, ifadesini bulan hakikat bin bir donu tek başına kişi de gerçekleşmez. Bireyin” can”olması toplumsallıkla(cıvat) ile anlam bulmasına işarettir. Toplumsallıkla anlam bulan birey “kendini bilen” birey olur. Bu bireye “can” denir. Birey “zikir – fikir – eylem” birliği sağlandığında, “ruhsal, zihinsel ve bedensel olarak” ikrarlaştığında toplumla doğru bağ kurduğu ve hakikati inşa ettiği anlamına gelir.
Hakikatin inşa ediliyor olması bir bakıma özgürlük arayışını, bu uğurda mücadele edilmesi, emek harçanması anlamına gelir. Özgürlük arayışı insanın iktidara karşı verdiği mücadele ile eş tutmak, sınırlamaktır. Alevi inancında Hakikat ve özgürlük arayışı insanın serpiyan olması ile başlamıştır. Özgürlük arayışı aynı zamanda insanın varoluş durumunu ortaya koyması, kendini bilme arayışı olarak ortaya çıkar. Kainat kendini insanda bilmiştir. İnsan mikro evrendir tespiti bu gerçekliği ifade eder. İnsan ayağa kalktığı (serpiyan) olduğu an ve mekanda hakikat arayışı başlamıştır.
Sonuç itibariyle oluş, gerçekleşme ve gerçeklik zamanla ilişkilidir. Zamansız varlık oluşmaz. Alevi inancında zaman düzgün doğrusal bir hareket degildir. Zaman, daireseldir. Bu hakikat bilindiği için cem erkanı demdir, devrandır. Hakikat oluşum itibariyle tarihseldir. Farklı zamanlarda ve mekanlarda hakikat rejimlerinin oluşması zaman ve mekânın ikrarlı ilişkisine bağlıdır. Zaman ve mekan birbiri ile ikrarlı ilişki içindedir.
Hakikat arayışında demi devran kadar mekan da önemlidir. Mekan toplumun içinde yaşadığı, varlığını, birliğini, dirliğini devam ettirdiği ekosistem bütünlüğünü ifade eder. Bu ekosistem bütünlüğünü birinci doğa olarak tanımlarız. Zamandan ve mekandan bağımsız bir hakikat arayışı olmaz. Bu durum bilindiği için iktidarcı anlayışlar, hakikat ve özgürlük mücadelesi veren toplulukların “zaman ve mekanını” yok etmeye çalışmıştır. Özgürlük mücadelesi veren toplumların zamansız ve mekansız bırakılması köksüz bırakılması anlamına geliyor. Zamanın ve mekanın önemi, anlamı belirleyicidir. İktidarcı – devletçi yöntem devamlı toplumsal hakikati bastırarak, yok ederek, inkar ederek yok etmeyi hedefler.
Reya Heq Çoğrafyası, Aryenik damar sürekli hakikat ve özgürlük arayışını devriye etmiştir. Bu devriye bu güne kadar devam halindedir. Toplumun özgürleşme iradesi kırılmadığı için toplum hakikat arayışına devam etmiştir.
Hakikat ve özgürlük arayışına aşk ile bağlı olan canlara
*DAD(Demokratik Alevi Dernekleri)
Eş Genel Başkanı: Zeynel KETE
Görsel: Talip Özçelik
