Hakikatimiz ve Yerinde Yaşam Devriyesi

Doğal yaşam alanlarımızla ikrarlı anlaşmalı yaşarız. Toplumsallığımız da doğal yaşam alanlarımızda öz, biçim, form kazanır. Rızalık esaslı, komünaldır. Gerçekliğimiz böyle oluşmuş, hakikatimiz böyle gelişmiş. Örf adetler, gelenek görenekler oluşmuş, hukuk halini almış. Paylaşımcı, dayanışmacıdır, öz savunmasıda bu temelde gelişmiştir. Dili, kültürü, inancı, tarihiyle doğal toplum özelliklerini yansıtan Kürt – Alevilerin yoğun olarak yaşadığı iç toroslar havzası , fıratın batısı kadimden beri yaşadığımız alandır. Tarım ve hayvancılıkla geçinen, mevsimine göre kısmen yerleşik kısmen göçebe yaşayan toplum, Amik ovası-İslahiyeden, Kayseri-uzun yayla arasında, değişik aşiretlerin örneğin ‘Badilli’ ve’Reşkoti’aşiretlerinin de katılımı olmuş. Bu bölge halkı, ‘şîn-i jêrı’, ‘şîn i jarı’ diye adlandırılır.Bölgedeki arkeolojik çalışmalar, Hititler in, Fırikyalıların, Romalıların, Selçukluların, Osmanlıların vb gibi birçok devletin hükmettiği biliniyor. Osmanlı’dan kalan yazılı kaynaklara göre 1530lu yıllarda ki vergi kayıtlarında, aynı isimlerle, aynı yerlerde nüfus ve mal varlıklarının sayım dökümü yapılmış, köy yaşamının devam ettiği anlaşılıyor. Bundan da anlaşılıyor ki, çok daha eskilere dayanan bir yaşam var, kadimdir .
Sosyal, kültürel, ekonomik sebeplerle çeşitli halk hareketleri gelişim göstermiştir.
Babailer, Celaliler Kalender Çelebiler, Şeyh Bedrettinler, Dumuklu Ali, Asefoğlu, Kasım oğlu gibi.
Yerleşik toplumların yaşamını ve devamlılığını sağlayan bu komünaliteyi silmek için çok çaba harcandı. Çokça plan yapıldı. Pandemi ve 6 şubat depremleri fırsata çevrilip
toplum hafızasının oluşturduğu bu form silinmek istenmektedir . Dışarıdan gelen etkilerle istediklerini elde edemeyenler, içeriden fethetmek istemektedirler. Şecerelerle, payelerle, ödüllendirmelerle, eğitim yoluyla asimile etme, kendine benzetmeye çalışıyorlar. Alevilerin inancını gönüllerince yaşamaları yasaklandı. Göç yolları açıldı, teşvik edildi. Adeta bir bilinmez doğru yol aldık.
Yerinden ve yeniden yaşamı inşa hareketi olarak diyoruz ki:
Zihniyet yapılanmamızda, Rıza ekonomisinin, Kominal ekonominin izleri derindir, devriye halindedir. Kooperatifler, komünler kurarak, yöremizde ürettiklerimizi iletişim ve ulaşımı en verimli şekilde kullanarak üreticilerin mağduriyetini ortadan kaldıralım. İsrail bu gün dünya gıda sanayinde söz sahibiyle, Hollanda söz sahibiyle, bölgemiz de bunu yapabilecek potansiyele sahiptir.
Bu organizasyonu sağlamaya var mıyız?
Nasıl mı?
Köy veya mahallelerimizde yerel yöneticilerimizi seçiyoruz. Bir yürütmesi var.
Formalite olmaktan çıkaralım. Azaları veya üyeleri seçerken sağlıkçı, eğitimci, alt yapı elemanı, ziraatçı, veteriner, vb alanlarından uzman kişileri yedekleri ile beraber seçelim. İnancımızın rutin takvimine göre belirli aralıklarla örneğin serî sale de, Hızır günlerinde, Newroz‘da, hasatlarda Cem olalım. Müsahiplik ritüelini de işleterek pirler meclisinde, ru ispiler meclisinde dara durarak hesabımızı Halka verelim.
Olur mu?
Alişükran Akgök
Görsel: Kürecik/ Ziyaret
