YENİYİ ÜRETMEYEN BİR SOL, ‘MARKSİST BİR SOL’ OLAMAZ.

İnsanın yaşadığı maddi ve manevi koşullar değişti. Ama sömürünün niteliği değişmedi. Maddi koşulların değişmesi, insan düşüncesi üzerinde birçok noktada etkli oluyor. İnsanın maddi koşulları değiştikçe, insanın düşünme ve davranış biçimine doğası gereği yansıyor. Ne bugünkü insanın maddi dünyası bir asır önceki insan dünyasına benziyor, ne de İnsanın sahip olduğu beyin, bilinç düzeyi, öğrenme yeteneği ve kültürü aynı. Teknoloji insan dünyasındaki değişmede etkin bir rol oynuyor. Yani insan bu bağlam içinde değişikliğe uğradı. Fakat, emek sömürüsü üzerinde duran kapitalizm insan dünyasında daha etki bir şekilde var olmaya devam etti. Devasa zenginliklerin çok küçük bölümü insana verilse bile, çalışanların ürettiği zenginlik sömürülmeye devam ediyor. Emek sömürüsü daha verimli hale getirilerek devam ettirildi…

Toplumda yaratılan rekabet ve zengin olma içgüdüsü kapitalizm tarafında çarpıtılarak insana sunuluyor. Bu noktada işlenen ideoloji tam bir manipülasyon niteliğindedir. Kapitalizm değerleri içinde adaletsizlik tam bir olgudur. Ve kapitalist sistem adaletsizlik var edilmeye devam edilecektir. İnsan empoze edilen ve asla gerçek olmayacak zenginleşme arayışları, kapitalist sistemi ayakta tutmaya yönelik ideolojik çıkışlardır. Küresel sermayenin bir başka demagojisi fırsat eşitliği üzerinde dönüyor. Bu demagoji büyük bir ilgi alanı yarattı…

Ve bu ilgi kapitalizme karşı mücadeleyi sekteye uğratıyor. Kapitalizmin filantropizm bir sistem olduğu algısı insana empoze edildi. Demokratik toplumlar ve demokrasi popülizmi insanlar büyük bir ayrıcalık olarak verildi. Bu toplumlarda insanın daha özgür olduğu demagojisi yapıldı. Demokrasinin de bir diktatörlük olduğu bir dizi argümanlarla gizlenme yoluna gidildi.

Kapitalizmin değerleri üzerinde var olan tarihsel adaletsizlik bir tarzda devam ettirildi. Kapitalist sistemde çalışan kesimlerin sosyal hayatlarında nicel artılar yaratıldı. Ancak bu artılar çalışan kesimlerin mücadeleleri sonucu elde edildi. Ama sermaye mekanizması çalışanların bu kazanımlarını kedileri için bir propaganda aracına dönüştürme metodu izlenildi. Sermaye kendi sistemini güçlü ve sürekli kılmak uğruna yapılması gereken ne varsa kullanmasını becerdi. İnsan dünyasına gerçek olmayacak hayaller empoze edinilerek, kapitalizmin geleceği güvenceye alınmaya çalışıldı.

Küresel güçler bütün topluma individüalizmi bir değer olarak sundu. Bireyin üstülüğünü öne süren, bireyin üstünlüğünü toplumun değerlerinden daha önemli olduğunu savunan bu egoist propaganda insanların hayal gücünü zaafa uğradı. İnsanların dikkatini gerçekleşmeyecek maddi değerler üzerine yönlendirildi. Demokrasi popülizmi tam bir demagoji olarak kullanıldı ve kullanılıyor. Topluma verilen individüalizm, insan toplumunda yaşanan çelişkilerin görülmesine engel oluyor. Bireyin üstünlüğü öne çıkarmak, asıl olarak sermaye sahiplerinin üstünlüğüne verilen bir pirimdir.

Fırsat eşitliğini oy kullanmanın sınırları içinde tutan küresel güçler, toplumda yaşanan maddi çelişkileri ve adaletsizliği kamufle etmek için her yolu deniyorlar. İnsan oğluna empoze ettikleri zenginleşme arayışları, dejenere bir toplumun yaratılmasında önemli bir kaldıraç görevi işliyor. Bu bağlamda kapitalizm insan değer verilmeyen, insanı kullana bildikçe önemseyen bir dünya yaratıyor. Bir toplumun iç dinamiklerini çürüten ve yozlaştıran bütün negatif değerlerle besleyen bir dünya yaratmak istiyor küresel sermaye. Bir toplumun iç dinamiği insanlarla vardır, insan olmadan toplum olmaz. İnsan deforme oldu mu, doğası gereği toplumda yozlaşır ve bozulur.

Kapitalizm ve sermaye sahipleri düne göre daha çok zenginleştiler. Daha büyük imkana ve olanaklara sahip oldular. Bugün bir zenginin sahip olduğu devasa servet, dünyadaki açlığı ve yoksulluğu bir kaç asır yok edecek düzeyde olduğundan söz ediliyor. İşte küresel güçlerin korumaya çalıştığı bu devasa zenginliklerdir. Küresel güçlerin çalışan kesimleri sessiz hale getirmek için devreye soktukları bütün enstrümanlar, kapitalist sistemin yarattığı büyük toplumsal eşitliği gizlemeye yöneliktir…

Küresel güçlerin insan hayatında yarattığı değişimler solu nasıl etkiledi, sol nasıl bir mücadele teori ve pratiği geliştirdi. Yarın bu konuyu yazmaya çalışacağım…

Küresel kapitalizm kendi ana dünyasında bireyci ve bencil bir toplum yaratmak için yoğun ve etkili bir faaliyet içinde bulunuyor. Sevgiyi ve saygıyı yozlaştırılan, ben ve benimki egosunu toplumla bir dizi araçla işliyor. Bana ne, kendisi çözsün sorununu, beni ilgilendirmiyor, benim derdim başımdan artar, herkes kendi yağında kavrulsun, benmi bu dünyayı kurtaracağım, bunu önceden düşünmeliydin, her koyun kendi bacağından asılır gibi sorumluluk duygusundan uzak bir kültür insana veriliyor. Parası olan düdüğü çalar, paran kadar konuş, cebini tart ona göre gel, ver gülüm-al gülüm, para bütün kapıları açar gibi bir ideoloji perspektif, halk arasında çekici hale getirilmek için bolca propaganda malzemesi kullanılıyor.

Kapitalizmin halkına empoze ettiği bu kültür, bugün bir olgu durumunda. Paylaşımcılık duygusu yerine banane kültürü egemen hale geldi. Kapitalizmin alternatifsiz olduğu tez topluma derin derin işleniyor. Toplumdaki bütün çelişkilere rağmen, halkın ideolojik olarak sağda kalması benim tezimi destekliyor. Kapitalizm şimdilik çürümüyor daha, ama çürümenin dinamiklerini birlikte taşıyor. Tarihin hiçbir döneminde Kapitalizm bu düzeyde kültürel yozlaşması göstermedi. Küresel sermaye, kendi sistemini korumak ve içinde bulunduğu krizin kamufle etmek için hala halka çok çalış, çok kazan demagojisi yapmaya devam ediyor. Bu demagojinin altında yatan, kültürel yozlaşma çizgisidir…

Robert PEKÖZ

Benzer Haberler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Yazıda Dikkatinizi Çekebilir!
Kapalı
Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyiciyi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün