Narin’in Cenazesi
Narin
öyle bir ağlasam
öyle bir ağlasam çocuklar
size hiç gözyaşı kalmasa.
öyle bir aç kalsam
öyle bir aç kalsam çocuklar
size hiç açlık kalmasa.
öyle bir ölsem
öyle bir ölsem çocuklar
size hiç ölüm kalmasa.
AZİZ NESİN
Kapandığında aklın kapısı, Ortadoğu coğrafyası karanlıklar dehlizinin müdavimi oldu: İmam Gazali ve Selefi vahşeti kazanmıştır artık. Bizim ülkemizde de yansımasını bulmuş ve insanın hiçbir değeri kalmamıştı.
O günden sonrası felsefenin kafirlik olduğu evresine geçiş yapıldı. “Kadın aklen ve ruhen dundu.” Akıl sadece şeriatı anlamak için vardı. Eleştiri mi? Yapanı ölümler ve sürgünler beklerdi. Tıpkı İbni Rüşt gibi.
Kapandı hakikatin kapısı. Çünkü her şey Allah tarafından yollanmıştı. Onu tartışmak kafirlikti. Bir avuç değildi bunları söyleyenler.
Akıl rafa kaldırılmış, mantık ise dönmemecesine tatile çıkmıştı.
Şekilseldi iyi olmanın ölçüsü: namaz kılmak, bir tespih ve badem bıyık…
Takkiye yaparak iki yüzlülüğü karekter haline getirmişlerdi. Ve insanın doğası yadsınıyordu. Ondandır ki cinsel sapkınlık tavan yapmış bir durumdaydı. Bu durum yalancılığı da beraberinde getiriyordu; gizliliği, saklılığı…
Güzel dostlarım iyi olmanın dinle bir alakası yoktur. Tanıdığım birçok dinsizin kalbi adeta hümanizmin deryasıdır. Bir karıncayı incitse yüreği kanar.
Öylesine dindarlar tanıdım ki, onların da yürekleri rengarenk bir çiçek bahçesi.
Sözüm dini maske olarak kullananlaradır.
Son birkaç yılda ise ülkem ahlaksızlık batağında deviniyor ve battıkça da batıyor.
Kadınlar katlediliyor. Katilleri çıkıp, “Ben milliyetçi ve dinime bağlı birisiyim,” diyeni bile duydu bu kulaklar. Evet, büyük düşünürün dediği gibi, “Milliyetçilik alçakların sığındığı son sığınaktı.”
Narin adında bir çocuğumuz kayıptı. Her gün yüreğim burkularak haber ajanslarını takip ettim; Narin canımız bulundu mu diye. Yoktu! Ama biliyordum kızımızın o ahlaksızlık bataklığına kurban gittiğini. Umut işte…
Eminim vicdanlı her insan da, Narin kızımızın bulunması için dua etmiştir. Narin kızımızın annesinin çığlıkları, o güzel insanların yüreklerini parçalamıştır.
Bugün cenazesi bir dere kıyısında bulundu. Oradaydı ve hepimiz onunla birlikte bir cenazeye dönüşmüştük.
Kendimi de suçladım. Bir yazan çizen olarak, halkımı aydınlığa taşımak için ne yapmıştım?
Hepimiz birazcık katildik.
Bizi asla affetme Narin…
Anlamını bilmedikleri, anlamını asla bilemeyecekleri bir dilin alfabesini neden öğrenirler ki…
İşte bu konuda eksik kaldım ve eksik kalıyoruz…
Bizi bağışlama Narin…
Mehmet Söğüt
