BAĞIMSIZ OLMAYAN BİR BİLİM VE TEKNOLOJİ KİMİN İŞİNE YARAR

Kapitalist sistem de ne bilim, ne de teknoloji bağımsız değildir. Önce bu gerçeğin altını çizelim. Kapitalizmin sömürü yöntemi dün nasılsa, bugünde aynıdır. Bu noktada değişen bir şey yok. Kapitalist sistemin üretim araçlarını yenileme süreci, kapitalizmin doğasına uygun gelişiyor. Sistem tarafından sömürü yasal hale getirilerek kalıcı bir değer kazandırıldı. Emek-sermaye çelişkisi derinleşerek devam ediyor. Çalışanla-sömüren arasındaki temel çelişki varlığını koruyor. Teknolojide görülen yenilikler, kapitalist sistemin sömür ağında küresel bağlamda bir homojenliğin oluşmasını sağlıyor. Bugün kapitalist araçları geliştiği düzey üzerinde oluşturulan manipülasyonlar, kapitalist sistemin acımasız sömürücü gerçeğini kamuflemeyse etmeye yöneliktir.
Bugünkü teknolojiyi hangi kotlarla ve hangi isimle anarsak analım toplumsal adaletsizlik var olmaya devam ediyor. ‘‘Yeni kapitalizm’’ sadece kullanılan aletlerin yenilenmesi bakımında anlaşılsa sorun yok. Fakat ’Yeni kapitalizm’ cümlesi ile iddia edilen teorik söylemler, kapitalizmin değiştiği ve değişeceği noktasında demagojilere dönüşüyor. Dijital teknoloji, dijital altyapı üzerinde yürütülen polemiklerin ezici çoğunluğu, kapitalizmin gerçek yüzünü, toplumda yarattığı toplumsal çelişkiyi örtme çabası olarak görülüyor. Hiçbir Marksist bilimin ve teknolojinin gelişmesine, yenilenmesin karşı itirazda bulunmaz. Bilim ve teknoloji ne kadar çok yenilenirse, Marksistlerin işi bir o kadar kolaylaşır. Egemen sınıf yeni bilimin ve teknolojinin yaratığı zenginliğin tek efendisi durumundadır. Kapitalist sistemde sömürü son bulmadık ça, sömürü bir bütün olarak yerini, sömürünün olmadığı bir yeni toplumsal yaşama bırakmadık ça, Marksistler kapitalist sisteme karşı olmaya devam edeceklerdir.
Marksizm temel kotları ile oynamaya çalışan burjuva ideologlar, Marksist teoriyi çarpıtamazlar. Emek olmadan toplumsal ilerlemenin mümkün olmadığını anlamayan burjuva lafazanlar, emek-sermaye arasındaki sınıf çatışmasını, emeğin belirleyici önemini görmemek için direniyorlar. Çünkü üretim alanında işçi sınıfı sistem içinde pasif bir nesnesi değildir. Tersine işçi sınıfı toplumsal ilerlemenin ve değişmenin temel biricik öznesidir. İşçi sınıfı çalışmayı durdurduğu zaman, teknolojinin aletlerin yeniliği ve modernliği değersiz hale gelir. Kapitalist troller emeği değersiz kılmak için, kapitalist egemen sınıfın sözcülüğünü yaparak gerçekleri ters yüz etme şansları yok. Kapitalizm üretim aletlerini yenilemesi, kapitalist sistemin değiştiğini anlatmak, iddia etmek aşağılık burjuva demogogların işidir.
Teknolojideki yenilikler üzerinde kimse Marksizm’i yıpratamaz. Çünkü Marks’ın kapitalist sistemle ilgili iddiaları, insan dünyasında yaşanan bire bir olgulardır ve çıplak gerçeklerdir. Kapitalizmin eşitsiz ve adaletiz bir sömürü dünyası olduğunu en iyi analiz eden ve bunu temellendiren Marks olmuştur.
Biz bugünkü dünyan ne Marks’ın, ne de Lenin’in bıraktığı dünya derken çok farklı şeylerde söz ediyoruz.
Kapitalizmin değiştiği anlamında bir cümle kurmanın bile yanlış olduğunu söylüyoruz. Çünkü kapitalizm bir sistemdır, bu sistemin dayandığı prensiplerde bir değişiklik yaşanmıyor. Sadece teknolojik aletlerden yenilikler yapılıyor. Elbette yeni teknoloji insan dünasyında farklı düzeylerde değişikliklere neden oluyor. Kapitalizm sistem, üretim ve kullanım aletlerinde devasa bir yenilik yarattığı gerçeği görmemezlikten gelmek mümkün değil. Üretim alanındaki teknolojik yenilik insan dünyasında ciddi değişimler yol açıyor. Bu değişmeler sosyal hayata farklı bir şekilde yansıyor. Yeni bilimin ve teknolojinin ne olduğunu Marksistler öğrenmek ve değerlendirmek zorundalar.
Marksizm’i değişmeyen, değişmeyecek dogmalardan oluşmuyor. Fakat Marks’ın bir bütün olarak kapitalist sistemle ilgili iddiaları tam bir doktrin kimliği kazanmış durumda. Kapitalist sistemi bir bütün olarak incelerken, kendi görüşünün ilke ve kuramının bütünün oluşturdu. Marks’la çeşitli zaman dilimlerinde hesaplaşmaya çalışan, Marksizm çarpıtmak için yoğun ter döken, burjuva entelektüeller her fırsatta Marksizm’i hedef alıyorlar. İdeolojik olarak yel değirmenine saldırıyor noktasındalar. Marksistler kapitalizme karşı daha radikal bir mücadelenin önemini teorik ve politik olarak izah etmek gibi bir sorumlulukla karşı karşıya..
Politik olarak etkili olmayan bir solun, teorik analizleri de işlevsiz kalır. Kapitalist sistem var olduğundan beri değişik periyotlarda tarih krizler yaşamıştır. Kriz sonuçları toplumun çalışan kesimlerine ağır sıkıntılar yaratmıştır. Kapitalist sistemin bugün içinde bulunduğu kriz, kapitalist sistemin daha önce yaşadığı krize benzemiyor. Kapitalist sistem tamamen tıkanmış durumda. Bugün kapitalizmin tıkandığını, çözüm üretmede hamle şansını kalmadığını yalnızca Marksistler söylemiyor.
Teknolojide görülen devrim, işsizliği artırıyor, yoksulluğu derinleştiriyor, toplumsal huzursuzluğu zorluyor. Ezen ezilen çelişkisi, bir çatışmaya dönüşecek bütün objektif koşullar taşıyor. Ekonomik zorluklar, patlamaya hazır ve içten içe kanayan bir toplum yaratmış durumda. İnsan bilinci yaşadıkları sınıfsal çelişkiyi sorgulamaya başladı. Marksist hareketin görevi: kapitalizme yönelik radikal çizgisini daha verimli bir metotla sürdürmek olmalıdır. Çünkü kapitalist sistemdeki sömürü acımasız bir şekilde sürüyor.
Yeni teknolojinin yarattığı zenginlik sadece egemen kapitalist sınıfına kar olarak akıyor. Zenginlik arttıkça, Emek sermaye çelişkisi paradoksal bir şekilde insan dünyasına yansıyor. İnsan dünyası zengin, mutlu, cennete yaşayan bir azınlıkla, yoksul çoğunluk halinde yaşayan farklı dünyalara oluşmuş durumda. Kapitalizmin tarihinde sömüren ve sömürülen çelişki derinleşerek devam ediyor. Bu nedenle iyi yaşam bilici, kapitalist sistemin yarattığı derin eşitsiz yaşamaya anlayışına karşı geliştirilecek teorik bir analiz olmalıdır.
Robert Peköz
