Göçmenlerde Sosyo-Psikolojik değişim: Kültürleşme

Göç, iki veya daha fazla kültür grubu ve gruplara ait üyeler arasındaki karşılaşmanın bir sonucu olarak meydana gelen kültürel ve psikolojik değişimleri kapsayan ikili süreçtir. Bu tanımda da görüleceği üzere göç kültürleşmeden (acculturation) ayrı düşünülemeyecek bir olgudur.
Kültürleşme en genel anlamda azınlık olan göçmenler ve baskın olan grup arasındaki etkileşimde kültürel düzey ve psikolojik-bireysel düzey olmak üzere iki kategoride meydana gelmektedir. Psikolojik kültürleşme düzeyinde kültür grubundaki bireylerin davranışsal değişimleri ve psikolojik adaptasyonları ele alınmaktadır. Adaptasyon ise psikolojik ve sosyokültürel olmak üzere iki başlıkta incelenmektedir.

Kültürleşme araştırmalarının temelinde davranışsal değişim yer almaktadır. Kültürel etkileşimle birlikte oluşan psikolojik değişim kültürleşmenin oluştuğunu göstermektedir. Kişinin sahip olduğu selamlaşma, yemek yeme, temizlik veya alışveriş gibi temel davranışları kültürel izler taşımaktadır. Bu alanda meydana gelen davranışsal değişimler kültürleşme ile yakından ilişkilidir.
Kişinin psikolojik adaptasyonu, herhangi bir psikopatolojik belirtiye sahip olmaması, yüksek özsaygı ve iyilik hali içinde olması ile ölçülmektedir. Sosyokültürel adaptasyonda ise sosyal ilişkilerde ve sosyal yaşamdaki iyilik hali incelenmektedir. Örneğin göç etmiş ergenlerin okul yaşamlarında karşılaştıkları zorluklar sosyokültürel adasptasyonun henüz gerçekleşmemesi ile ilgili olabilmektedir.
Psikolojik adaptasyona dair yapılan araştırmalar bu konuda bazı yordayıcı değişkenler olduğunu göstermektedir. Göç edilen ülkedeki vatandaşlarla sosyal iletişim, dışadönüklük ve etkileşim isteği psikolojik adaptasyonun yordayıcıları olarak görülmektedir. Bununla birlikte kültürel mesafe ise kişinin sosyokültürel adaptasyonuna olumsuz etkide bulunan önemli değişkenlerden biri olarak bildirilmektedir.

Kültürleşme gerçekleşirken çeşitli stratejiler kullanıldığı görülmektedir. Bunlar sırasıyla:

1. Bütünleşme stratejisinde baskın olan kültür benimsenmekte ancak öz kültür korunmaktadır.

    2.Ayrılma stratejisinde baskın kültür düşük düzeyde benimsenmekte ancak öz kültür korunmaktadır.

    3. Asimilasyonda baskın kültürün benimsendiği, öz kültürün ise korunamadığı görülmektedir.

    4.Marjinalleşmede ise her kültür de benimsenmemektedir.

    Berry’nin (1997) araştırmasında bütünleşme stratejisi ile her iki kültüre de saygı duyan ve içselleştiren kişilerin daha iyi psikolojik uyum gösterdikleri görülmüştür. Bu strateji özellikle çok kültürlü toplumlarda sıklıkla görülmektedir. Arıca ayrılma ve marjinalleşme stratejilerini kullanan kişilerde daha düşük düzeyde uyum sağlandığı görülmüştür. Konuyla ilgili yapılan araştırmalarda bütünleşmenin psikolojik uyum üstündeki olumlu etkilerinden bahsedilirken az sayıdaki çalışma farklı bulgular olduğunu öne sürmektedir. Göçmen grubun kendini toplumdan dışlanmış hissettiği durumlarda ayrılma stratejisinin daha işlevsel olduğu görülmüştür. Bu tip durumlarda kişilerde aile içi dayanışma ve öz kültür değeri artarken düşük kültürleşme stresi nedeniyle daha iyi psikolojik uyum görülmektedir. Başka bir araştırmada ise ana dil olmayan dildeki yüksek yeterlilik ve bütünleşmenin psikolojik uyum ile ilişkisi incelenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre ana dil olmayan dildeki yüksek yeterlilik bütünleşmeye kıyasla daha fazla psikolojik uyumla bağlantılıdır. Çok kültürlülüğün geniş toplum için bir amaç olması durumunda bütünleşme daha kolay sağlanabilmektedir. İki kültürün karşılıklı iyilik hali içinde olması çok kültürlülüğü ve bütünleşmeyi beraberinde getirmektedir. Baskın olan toplum açısından bakıldığında ise asimilasyon ‘’Eritme Potası’’ kavramı gerçekleşmiş olur.

    İlk kez Amerika tarihindeki göçmen asimilasyonunu tarif etmek için kullanılan eritme potası kavramı ile heterojen bir kültürün homojen hale gelmesi kast edilmektedir.Eğer daha geniş olan grup etnik grubun ayrılmasını istiyorsa burada ayrımcılıktan bahsedilmektedir. Marjinalleşme için baskın grubun yaptığı dayatma ise dışlama olarak tarif edilmektedir. Ayrımcılık ve dışlamanın olduğu durumlarda göçmen grubun baskın toplumla bütünleşmesi çok zordur.

    Günümüzde başta Avrupa olmak üzere dünyanın çeşitli yerlerinde yaşayan üçüncü kuşak göçmen bireylerde; miras kültürün korunmadığı ve sürekli üst kültüre yönelik hızlı bir geçiş olduğu görülmektedir.Gönüllü asimilasyon süreci yaşayan bireylerin ait olduğu kültürü yeterince korumadığından dolsyı marjinal kalmasından kaynaklı, kültürleşme süreci tam anlamıyla bir toplumsal erimenin en son evresi haline gelmektedir.

    Benzer Haberler

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Bu Yazıda Dikkatinizi Çekebilir!
    Kapalı
    Başa dön tuşu

    Reklam Engelleyici Algılandı

    Lütfen reklam engelleyiciyi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün