ELEŞTİRMEK, YENİYİ ÜRETMEKTİR

Teknoloji yenilendikçe eskiler değersiz kalıyor, yada kullanımdan çıkıyor. Teorik analizlerde buna benzer bir yöntem izler. Marksizme ait kimi eski teorik analizler, bugün iş görmeyebilir, ya da pratikte karşılığı kalmamış olabilir. Bu noktada eleştirici bir vizyona sahip olmak önemlidir. On yıl, yirmi yıl hatta bir asır önce kimi doğru teorik ve politik analizler, bugünün nesnelliği içinde anlamsız hale gelmesi mümkündür. Burada dikkat edilmesi gereken, yeşilin içindeki yabani otları doğru tespit etmektir. Geçmiş teorik analizlerle bir çatışmaya girmek her zaman kötü değildir. Katı bir espri içinde geçmiş teorik analizlere bakmak son derece sakıncalıdır. Biraz rasyonel ve eleştirel bakan biri; ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel değerlendirmelerle ilgili söylenmiş, iddia edilmiş argümanların, bir başka zaman diliminde doğruluk ölçüsünü kaybetmesi mümkündür. Bunun binlerce örneği vardır.
Herhangi bir x konusunda hatalı teorik analiz yapmak, tespitlerde bulunmak başka bir şey, eskiye ait kimi teorik analizlerin zamanını doldurması başka birşey. Dün insana doğru gelen kimi analizler, başka bir zaman diliminde yanlış olasılığı mümkündür. Geçmiş toplumsal ve politik olaylar üzerine yapılan teorik analizleri, değişen zaman dilimine uygun olarak yeniden değerlendirmek, kendini yenilemenin ilk adımıdır. Bilimsel düşünmeyi yakalamış birisi eleştiriden korkmaz. Bu bağlamda geçmişle hesaplaşmak her zaman önemlidir. Eğer yeniyi üretmeyi düşünüyorsak dünün pratiğiyle de hesaplaşmak zorundayız. Ayrıca Marksistler ağır bir yenilgi almışsa, geçmişle hesaplaşma daha da anlamlı hale gelir.
Devrimci bir entelektüel yeni iddialar üzerine konuşmaya ve yazmaya başladımı kimseyi takmaz. Önüne çıkacak engellerle savaşmaya hazırdır. Toplumsal sorunlarda yapılan teorik analizlerin doğru veya yanlış iddiası görecelidir. Ancak insan uzun bir zaman diliminde kendisini bir şeye inandırdı mı, inandığı değerlerle hesaplaşması çok zor oluyor. Burada inanmak tutucu bir nitelik alıyor. Solda görülen en büyük handikap tamda bu alanda görülüyor ve doğmatik bir düşünceye evriliyor. Eleştiri esprisini sonuna kadar zorlamak, tıpkı kendi yolunu arayan, bilimsel bir gelişme olarak görülmelidir. Eleştiri mantığından asla korkulmamalıdır. Bilimin yol gösterici olduğu tezi tartışmaya açık değildir. Ancak eleştiri mekanizması olmadan bilimde olmaz gerçeğini görmeliyiz.
Tarihin değişik evrelerinde yenilenmeyen bir düşünce, zamanla tutucu bir nitelik alır. Dünya değişiyor dediğimizde, değişen şeyin ne olduğu anlaşılmazsa yeniyi üretme şansımız kalmaz. Toplumsal sorunlara ilişkin yeni argümanlar ve çözümler üretmeden, toplumsal sorunlara yanıt bulmak mümkün değildir. Artık belirgin bir şekilde kapitalist sistem tıkanmıştır. Kapitalist demagojinin yarattığı kültürel değerlere karşı mücadele etmek pek kolay olmayacağa benziyor. Marksizm karşısında yenik düşmüş, Marksist hareket bir paradoks yaşıyor. Marksizme platonik bağlılık sadece dilden çıkan günahkar bir cezaya dönüştü gibi. Marksizme bağlılık kutsallık mistisizmin esprisi içinde kalınca, Marksist hareket evrensel olarak yenilgiye uğradı. Çağın yeni değerlerini anlamakta gecikenler, Marksist çözüm önerileri yaratamazlar. Burada hazin olan gerçeklik, sorunlar büyüdükçe, sorunlar karşısında her alanda zayıflayan bir Marksist hareketi oluşmasıdır. Türlü motiflerle marksizmin bilinen argümanlarını tekrarlama, yaşanan yetersizliği engelleyemiyor. Zayıflayan ve üretici olmayan bir “Marksist hareket” devrim yapamaz, öncülük rolünü yerine getiremez. Kavramsal olarak Marksizmi sahiplenmek, kimseye bir avantaj sunmuyor. Dolaysıyla marksizmle, günümüzdeki Marksist hareketin problemi, yeniyi üretememe zaafında görülüyor. Marksizm geleştirmeyen bir örgüt ve parti, marksist kimliğini zaman içinde zaafa uğratır.
Robert Pekoz
