SİMURG, ZAL YA DA GÜNÜMÜZDE RÜSTEM OLABİLMEK


Simurg bilge ağacının dallarında yaşayan, her şeyi bilen ve tüm kuşların hükümdarıymış. Zora düşen kuşların imdadına yetiştiğine inanılırmış. Yalnız kuşlar zora düşmüştür ve Simurg onların imdadına yetişmemiştir. Kuşlar toplanıp huzuruna çıkmak isterler. Lakin yol uzun ve zahmetliymiş. Yeni dipsiz vadiyi geçmeleri gerekiyormuş. Altıncı vadi şaşkınlık, yedincisi ise yok oluş vadisiymiş. Yola çıkmışlardır artık. Yolculuk boyunca kimisi düşer, kimisi de çeşitli bahanelerle geri döner. Kaf Dağı’na sadece otuz kuş ulaşır ve şunu öğrenirler: Simurg kendileri, yani Simurg Kaf Dağı’na ulaşan otuz kuş…
Bilirimki her insanın cevheri yüreğinde ve beyninde gizlidir. Edebiyatta, sanatta ve bilimde hedefe ulaşmak zahmetlidir. Sayısız dorukları aşmak gerek. Ve bilirim ki yeterki insan istesin, şu darı dünyada başaramayacağı bir şey de yoktur. Edebiyatta aranan şey hepimizin yüreği ve beynindeki cevherdir.
Simurgla ilgili anlatılan efsaneler bununla da bitmez. Simurgun rivayetleri bir Kürt efsanesi olan Zal oğlu Rüstem’de de gelir yerini alır.
Sam, namı dünyanın dört tarafında bilinen bir kahramandır. Dostları gıpta ile bakarken, düşmanları da onun bir açığını ararlar. Sam mutlu gibi görünse de, yüreğini evlatsızlık ateşiyle yanıp tutuşur. Çocukları olmayan Sam, savaşa gider. Savaştayken beyaz saçlı, beyaz kaşlı, beyaz kirpikli bir çocuğu olur. Saraydakiler bu ilginç çocuğu Sam’dan saklamak isterler. Sonun çocuğun babasından saklamanın doğru olmadığına karar verirler. Çocuğun karşısında şaşkına uğruyan Sam, düşmanlarının kendisine güleceğini ve uğursuzluk getireceğine inandığından, onu götürüp Kaf Dağı’na bırakır. Kaf Dağı’nda Zal ölümle peçeleşirken Simurg gelir. Simurg’un niyeti kötüdür. Zal’ı aç olan yavrularına yem etmek niyetindedir. Yavruları Zal’a kıymazlar. Öyle ki Zal’ı yavrularıyla büyütür. Ona zorluklarla mücadele etmesini ve konuşmasını öğretir.
Sam vicdan azabı çekmeye başlar. Kaf Dağı’na oğlunun akibetini öğrenmek için gittiğinde Zal’ın diğer kardeşleriyle oynadığını görür. Simurg, Zal’ı sırtna alıp babasının yanına götürür, “Bu babandır,” der ve babasına saygılı olmasını ister. Kucaklaşırlar baba ile oğul. Bu arada Simurg, Zal’a bir tüy verir. “Başın sıkıştığında bunu yak,” der. Tüy yakıldığında, Simurg Zal’ın yanında hazır ve nazır olacaktır.
Sam, oğlunun gücünü sınamak için pehlivanlar getirir ve Zal’ın karşısında kimse duramaz. Attığı ok ise hedefini şaşmaz. Babasının verdiği görevleri layıkıyla yerine getiren Zal, artık namı dört tarafa yayılmış bir kahramandır.
Zal, kral Mihrab’ın sarayına uğrar. Orada Mihrab’ın güzel kızı Rubade’yi duyar. Rubade de duymuştur Zal’ın yiğitliğini ve yakışıklılığını. Rubade ve Zal daha görüşmeden birbirlerine aşık olurlar. Velhasıl evlenirler.
Zal savaştayken çocuğunun olacağını duyar ve evine döner. Dokuz ayı geçmesine rağmen çocuk bir türlü doğmaz. Rubade’nin çığlıkları yeri göğü inletir. Zal bir tasın içinde, Simurg’un verdiği tüyü yakar. Ve hemencecik Simurg içeri süzülüverir. Rubade’ye içmesi için bir şurup verir. Böylece Zal oğlu RÜSTEM doğar. Vücudu ölümlülere benzememektedir. Çünkü normal insanlardan daha büyükmüş. O gün bugündür Zal oğlu Rüstem hakkında hikayeler dilden dile dolaşır. Güçlü kuvvetli olanlar ona benzetilir.
Yalnız hepimizin bildiği gibi devir değişti. Eskisi gibi fiziki anlamda güçlü olmak bir şey ifade etmiyor. Sanatta, edebiyatta ve bilimde güçlü olanları Zal oğlu Rüstem’e benzetsek daha yerinde bir değerlendirme yapmış oluruz.
Mehmet Söğüt

Benzer Haberler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Yazıda Dikkatinizi Çekebilir!
Kapalı
Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyiciyi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün