Gizli Hesaplar ya da Museviler

Her halkın kendisine göre gizleri, karakteristik özellikleri, örfleri ve adetleri vardır. Tanıdıkça, onların da üç aşağı beş yukarı bizim gibi yaşadıklarına tanık oluruz. Sihir bitmiştir artık. Ama o halka karşı olan sevgimiz büyümüştür ya da tersine, o halkın geri yanlarını, sadece kötü özelliklerini öne çıkartarak, kötü olanların şahsında top yekûn bir halkı sevmemeye başlarız. Yahudiler de dünyada pek seveni olmayan bir halktır. Sırf Yahudi oldukları için çeşitli katliamlara maruz kalmışlardır. Onlara yönelik çok güçlü önyargılar vardır. Yahudi asıllı olan Einstein’ın belirttiği gibi, ‘’Önyargıyı parçalamak, atomu parçalamaktan daha zordur.’’
Yahudiler gerçekten gizemli bir halk ya da gizemli bir dini topluluktur. Baştan belirtmek istiyorum: Her halk iyidir. Kötü olan kişilerdir. Ya da insanları canavarlaştıran sistemlerdir. İbrahim’in çocuklarından da iyi olanları vardır şüphesiz. Soylarını Hz. İbrahim’e dayandırırlar. Hz. İbrahim’de Urfalıdır. Hatta İsrail ismi bile, Urfa’dan İsrail’e dönen Hz. İbrahim’in oğlunun tanrıyla güreş tutmasından sonra verilir. Tanrıyla tuttukları bu güreşten birbirlerini yıkamazlar. Ama Hz. İbrahim’in oğlu o günden sonra topal olur. Bu olayın akabinde İsrail denir ona. İsrail tanrıyla güreşen halk anlamına gelir.
Hz. İbrahim demişken, bir şiirimin son bölümünü de buraya aktarmak istiyorum: Gökyüzüne yay da koysan nafile/ Sen beni gördükçe bir deney tahtası gibi/ İstemem şefkatini/ Kutsadıklarından zina karlar oldukça… Tevrat’a göre tanrı, bir daha tufan koparmamak için gökyüzüne yay koyar. Ki bir daha unutup da aynı şeyi tekrarlamasın. İbrahim ise Firavun’a verir karısını. Çünkü eşi çok güzeldir. Karım dese öldürülüp elinden alınacaktır. O da kız kardeşim der karısı için. Ve düşündüğü gibi olur. İbrahim’in elinden karısı alınır Firavun için ve sarayda uğursuzluklar yaşanmaya başlar. Bunun üzerine, Firavun öğrenir ki Sara İbrahim’in karısıdır. Yaşanılan uğursuzluklar da bundan kaynaklanmaktadır. Başlarına gelen tüm uğursuzlukları bir an önce bertaraf etmek için İbrahim’i ve karısını Mısır’dan kovar. Tarih böylesi olaylarla doludur. Her dinin de böylesi ufak tefek açıkları vardır. Hem bu olayı birçok insan da bilmez. Konumuz da bu değil zaten.
Binlerce yıldır ezildiklerinden ve katledildiklerinden dolayı, Yahudiler hep kapalı bir kutu gibi yaşıyorlar. Onlar hakkında yazılan her kitap çoksatar. Ben de Yahudiler üzerine birkaç kitap okudum. Aklımda en iyi kalan da Hazar Türklerini anlatan Son Hazarlı adlı romandı. Roman tarihi belgelerin ışığında yazılmıştı. Roman kahramanlarının ve de yazarın adını unutmuşum. Ama romanın konusu taptaze aklımda duruyor. Çünkü asla unutulmayacak bir konuydu.
Musevi Hazar Türkleri Hıristiyanların istilasına uğrarlar. Devletleri yıkılır. Tahtları ellerinden alınır. Şehzadelerden birini bir dağ köyünde saklarlar. Yanında da çok iyi bir arkadaşı vardır: Son Hazarlı. Velhasıl şehzadenin yanında kalan Son Hazarlı gidip başka bir yere yerleşir. Bu arada da başka bir diyarda yine Museviler katliama uğrarlar. İki kardeş bir Rus Ortodoks papazı tarafından kurtarılır. Şehzadenin arkadaşı ise Papazın en yakın dostlarındandır. İki kardeşten erkek olanını ona verir. O da katliamdan kurtulan küçük çocuğu Musevi ve Türk olarak yetiştirir. Onu eğitir. Çok yönlü yetiştirir. Bu arada papazın yanında kalan abla da hamile kalır. Yalnız Papazdan değil, Hazar ülkesinin eski şehzadesinin arkadaşı olan Son Hazarlı’dan. Yani Son Hazarlı, yanında büyüttüğü, yetiştirdiği çocuğun ablasıyla yatıp hamile bırakmıştır. Gayeleri ise Musevi Türklerin soyunu sürdürmektir.
Kardeşlerin ikisi de Musevi olduklarını zaten biliyorlar. Küçük erkek çocuğunun ablası bir kız doğurduktan sonra ölür. Son Hazarlı, kızı çok iyi bir Musevi ve Türk olarak yetiştirir. Son Hazarlı’nın yetiştirdiği çocuk da büyümüş, planlarını hayata geçirmek için çoktan gidip İstanbul’a yerleşmiştir. Görevleri vardır. Zaman zaman yeğenin yanına da uğramaktadır. İspanya’da gelen bir Musevi ile yeğeni tanışır. Birbirlerine âşık olurlar. Yalnız genç kızımız görev insanıdır. Gönül ise onun için tali bir iştir. Velhasıl bir şekilde Osmanlı sarayının haremine yerleştirilir. Amaçları Musevi Türk bir Hazar devleti kurmaktır. Yaptıkları her şey planlı programlıdır.
Padişahın dikkatini çeker ve zamanla padişah sadece ona bağlanır. İsmi ise Hürrem Sultan olarak değiştirilir. Bu arada, İspanya’da kalan eski sevgilisini getirtip kardeşi olarak tanıtır. Ve İspanya’da gelen kişiyi kardeşi olarak tanıttığı için serbest bir şekilde Hürrem Sultan’ın yanına girip çıkar ve onunla yatar da. Hamile kalır ve Sarı Selim lakaplı 2. Selim doğar. Sarı Selim’in Osmanlı ailesine benzemediğine dair dedikodular alır başını gider. Sarı Selim’in Kıbrıs’ta bir Yahudi devleti kurmak istediğini de tarih söylüyor. Romanın bitiminde, romanın konusuna ve tezlerine yönelik açıklayıcı notlar var. Yazar belgelere dayanarak Sarı Selim’e Musevi diyordu.
Sanırım, herkes Sarı Selim’in Yahudilik meselesini merak etmiştir. Daha geniş bilgiler içeren kaynaklar şüphesiz vardır. Bu konunun üzerinde durulması gerekir diye düşünüyorum.
Mehmet Söğüt

Benzer Haberler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Yazıda Dikkatinizi Çekebilir!
Kapalı
Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyiciyi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün