Kadınların Yaşadığı Mobbing

Tarihsel olarak Mobbing kavramınına bakıldığında; 1988 yılında Norveç’te genç yetişkin olan  üç öğrencinin bir okulda uğradıkları baskı sonucu intihar etmeleri ile ortaya çıkmıştır. Olayın ardından  yapılan  araştırmalarda İntiharın etiyolojisinde Ötekileştirme ve ayrımcılık olduğuna ulaşılmıştır. Litaretüre bu şekilde geçen  Mobbing’in günümüzde daha çok çalışanlar üzerinde belirginleşirken,asıl olarak toplumsal yapıların tümünde bu ötekileştirme- izole etme ve yıldırma şekli görülmektedir. 

Mobbing, kişiyi bulunduğu ortamda ve ya çalışma alanında izole etme, bıktırma, taciz ve yıldırma olarak tanımlanmaktadır.  Mobbing çalışanların karşı karşıya kaldığı, yaygın ve bir o kadar  önemli bir sorundur. Mobbingle karşılaşan bireyin başta ruh sağlığı olmak üzere;fiziki, ekonomik ve kültürel gibi bir çok açıdan sosyal ve psikotik regresyonlar yaşamasına neden olmaktadır. 
Toplumsal cinsiyet rollerine göre şekillenen yaşam biçiminden dolayı;kadınların uğradığı Mobbing daha ağır tahribatlara yol açmaktadır. Sosyal damgalanma olarak ifade edilen ve bireye yansıtılan bu saldırılardan kaynaklı; değersizlik hissi, kendini ifade edememe ve  günlük işlerinde gerileme gibi sonuçlar ortaya çıkmaktadır.Ayrıca Kadınların aile içerisinde yaşadığı bir takım sorunlara ve anne olmanın getirdiği bazı ödevlerde eklenince iş yerindeki mobbinge karşı daha az tepki vermesine  ve düşük direnç göstermesine neden olmaktadır. Kadın kimliğinden dolayı, İşyerinde  yaşadığı Mobbing aynı zamanda cinsel ve duygusal tacizi barındırmaktadır. Mobbingi deneyimleyen kadınların, sosyal yaşamlarını idame etmekte güçlük çektikleri ve kişiler arası ilişkilerinde  kendilerini ifade edemediklerinden  dolayı “kaçınma” tepkisi yaşadıkları ortaya çıkmaktadır. Yapılan araştırmalarda,Kadınlara karşı ilk olarak işyerinde  dişil kimliğinden kaynaklı küçümseme,  alay etme, cinsel obje olarak görme gibi saldırı silsilesi yaşadıkları bu saldırılar karşısında uzun süre sustukları anlaşılmaktadır. Bu gerçeğin temel nedeni kadınların içinden geldikleri  sosyo -ekonomik yapılarından kaynaklanmaktadır. Mobbingin kadınlar üzerinde  daha çok uygulanmış olması, kadın-erkek arasındaki fiziksel güç eşitsizliği bulunmasından dolayıdır.

Toplumsal cinsiyete dayalı iş bölümü algısı;kadınları sadece çocuk bakımı ve ev işleri ile  sınırlı tutmaktadır. Ataerkil   düşünce yapısından kaynaklı kadınlara atfedilen ön yargı ve baskılar ile kadın yaşamı hem aile içinde,hem de toplum içerisinde bir çok alanda kısıtlı yaşamalarına sebep olmaktadır. Kadınların yüksek eğitim seviyeleri, Mobbing ile başa çıkmasına neden olurken,düşük eğitim düzeyleri tam tersi biçimde gelişim göstermektedir. Kadınların  yaşadıkları bir çok Mobbing biçimi  bulunmaktadır. Bunlardan bazıları in formel iş yaşamı öncesi  yetiştirildiği toplumsal çevresi, geleneksel kültürel kodlar ve çocukluğunda aile içinde yetiştirilme biçiminden oluşan Mobbingler iken,işyerinde ise öğrenilmiş çaresizlik, Kraliçe arı sendromu, cam tavan Sendromu olarak ifade edilen formel Mobbinglerdir. 
Örneğin cam tavan sendromu Mobbingine maruz kalan bir kadının hangi eğitim seviyesinde olursa olsun işyerinde hiçbir zaman terfi edilmesine müsaade edilmeyeceği gerçeğidir. Mobbingin nedenlerine bakıldığında;aşırı disiplin, kötü yönetilme, daha fazla kar elde  etme gibi faktörler ortaya çıkmaktadır. Yapılan araştırmalarda Mobbingin hedefinde ilk olarak ırk,  cinsiyet ve  yaş gibi direk saldırılar  olduğu gözlemlenmektedir. Mobbingin sözlü taciz ile başlayıp eğer direnç gösterilmemesi durumunda fiziki  saldırıya kadar devam edeceği belirtilmektedir.
Bireyi pasifize ederek her söyleneni yapması ile başlanılan sürecin devamında intiharlara kadar varan  sonuçların ortaya çıktığı yapılan vaka analizlerinde görülmektedir.Mobbing ( taciz)e maruz kalan kadınların yaşadıkları duygu durum bozuklukları, adaptasyon sorunu ve  gelecek kaygısı gibi psikolojik davranış örüntüleri sergiledikleri anlaşılmaktadır. Bundan dolayı kadın bireylerin mobbinge uğradıkları andan itibaren hak arayışına yönelmeri önem arz etmektedir.
Dünya genelinde her yıl yaklaşık 13 Milyon kadının Mobbing Yaşadığı belirtilmektedir. Türkiye de ise Örtük – Mobbing olarak adlandırılan işyeri tacizinden kaynaklı kadınların üretimden çekildikleri anlaşılmaktadır. Avrupa’da işyerinde Mobbinge uğrayan kişiler Motivasyon düşüklüğü,kafa izini,tazminat ve rehabilitasyon gibi  bir çok haklara sahip iken,Türkiye’de Mobbingi deneyimleyenlerin iş yeri değiştirdikleri ve ya çalışma yaşamımdan koptukları ortaya çıkmaktadır. Sonuç olarak;Mobbing ile başa çıkmanın en önemli yolu, kadınların kendi sınıfsal kimliğinin bilincinde olmaları ve örgütlü çalışma biçimi ile hareket etmeleridir.

Halil Kansu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyiciyi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün