ANLATILAMAYAN AMA YAŞANAN BİLİNÇALTI…;

Tarihsel süreçler irdelendiğinde hiç ama hiç bir devletin, dinin veya milliyetlerin katliamda suçlarının olmadığı kendilerinin saf süt gibi arı duru tertemiz olduğunu ve bu konuda istenilirse belge kayıt dokümanlar noktasında arşivlerin (dizayn edilmiş incelenebileceği söylenilir, resmi otoriteler (devlet, kral, başkan, ağa, şey ,bey vb..) kesinlikle koruyucu melektir.

Madem bunların hiç birinin bu tür olaylarda ve olayların meydana gelmesinde zerre-i miskal suçları irtibatları bilgileri ve katılımları yok ise, zulümler, katliamlar, tacizler, tecavüzler, din bezirganları kimden nasıl bir kuvvet destek alıyorlar ve kendileri gibi olmayan, inanmayan, düşünmeyen ve hatta yaşamayanların, mal mülk servet ve canlarını alabiliyor gasp ederek bu saikle kendilerine nam şöhret ve kahramanlık ve bu vesile ile de ermiş evliya, güvenilir kişi ,kurum inanç vb olabiliyorlar, kimlerden referans alıp yapıyor yaptırıyor ve bizzat yapabiliyorlar.

Şayet bu olaylar bu gezegen dışında başka bir gezegenden gelen ve bizim yaşadığımız gezegende hükümranlık kurmak isteyen 3-5 harfli uzaylı, marslılar tarafından icra edilmemiş ise, tabi ki direkt olarak olayların yaşandığı coğrafyalardaki etnik yetkililer, inançlar ve halk sorumluluk altında olacaktır. Ama gerçekte suçlu sadece ne devletler ne halk, ne din nede ağa, şeyh, bey dede baba vb kişiler değildir.

Suç kümülatiftir.
Cehalet ve Körü körüne Biatçılık, Ben ego’sudur.
Diğer hepsi kullanılan malzeme maşa ve kuklalarıdır.

Kendi insan neslinin düşmanlarıdır.
Sorgulamayan, araştırmayan biatcı Celladına sevdalanmış sürüdür. İnsanlığın naentendral yapısından sapiens yaşamına ve sonraki binlerce yıllık süreç içinde dağınık ta olsa klan, şehir, aile, kabile, devlet, din, ve daha sonraki süreçlerde oluşacak olan ve yönetim anlayışlarının temel varlıklarını idame ettirme formülü, kendilerinden öncekileri, yok etmekten veya kendilerine benzeterek asimile etmekten geçer.

Tarihsel döngüler de tüm inanç ve devletlerin kendi egemenliklerinden önceki yaşamın nasıl yok edildiği ve yerine geldiklerinde (daha güzel daha iyi daha ılımlı vs. vaadlere rağmen) diktatoryaların, kendi dönemlerini yaymak kabul ettirmek devam ettirmek için nasılda canhıraş didindiklerini ve önceki inançların ve yöneten halkların mahsunca birlikte yaşam çözümü yerine demir pençe içinde sıkılarak yok edilene kadar posaları çıkartılana kadar sıkıştırılmış ve tarihi bellekleri silinmiş, ya kendilerine benzetilmiş veya yakılarak, katledilerek, tecavüz taciz veya kendilerine Xulam (köle-rencber-işci) olarak elleri beyinleri ve dilleri bağlı robotlaştırılmış varla yok arası güruh bırakılmıştır.

Sebeb sonuç ilişkisinden ziyade bu tür vahşet ve barbarlık en mahsun toplumlarda inançlarda ve modern devlet yapılanmalarında (halen) devam ettirilmekte ve Günümüz tarihinde çok eskilere gitmeden, Türkiye, Afganistan, Irak, Mısır, Suriye, Vietnam, Belarus, Fas, Arap emirlikleri, Azerbeycan, Ukrayna vb sayısız ülkelerde devam ettirilmekte ve bunların temelinde hep baskın olma söz sahibi olma ve başkalarına, başka yaşam ve inançlara söz hakkı tanımama onları kendi (mize) lerine benzetme yatmaktadır.

Bunun en kolay ve kusursuz yolu da Din elden gidiyor, Vatan millet Sakarya veya Sözüm ona Barış ve Demokrasi getirme masalları ile yapılır. Ama asıl sebep yok etmek mala mülke kadına konmak onları kullanmak ve tahakümleri altına almaktır.

Yukarıda özet geçmeye çalıştığım durumlar, Özelde Anadolu, Mezopotamya, Arap yarımadasında daha çok ve tüm kapitalist sermaye sahibi devletlerin (Amerika, Rusya, Almanya, Fransa, İngiltere, israil vb.) mahsumane yardım adı altında asıl fail olmalarına rağmen sütten çıkmış ak kaşık misali hayır kurumudurlar.

Allah’ın eli, kolu veya sesi nefesi olmak yada, din-leri kâfirlerden (ne demekse ,kim kime göre nasıl kâfir..?) Kurtarıp Cennet mekan, huri Nuri ve parsel mukafatları dağıtmak nemalanmaktan geçiyor. Tüm coğrafyalarda, Kürtler Ermenileri, Ermeniler, Kürtleri, Türkler Arapları, Müslümanlar Hristiyanları, Almanlar Yahudileri, Müslümanlar Alevileri, veya tam tersi Vatanı, dini halkı kurtarmaya çalışmışlar., sonrada Büyük İskender, mareşal, Halife unvanları ile kendilerine tahtlar saraylar yapmış yaptırmışlar…!

Bugün bile aynı ideoloji içinde bulunan, Ermeni, Alevi, Kürt, Türk, Arap, İslam, Hristiyan, Yahudi, ateist, deist vb.. kendi aralarında konuşulan ve toplumsal kararlar alınması gereken konularda uyuşmazlıkları (çoğunluk yani erk olanların dedikleri ile) ortaya çıkınca çözmek ve kırmadan ret ve inkar etmeden başarmak isteseler de yapamazlar.

Çünkü.;
Bilinçaltı hemen devreye girer (Ermeni değil mi, alevi değil mi, Kürt değil mi gibi ) aşağılayıcı horlayıcı reaksiyon gösterirler ,sonrada işte bizim biriz biz tüm insanların halkların birlikteliği için çalışıyor ve savunuyoruz derler. Ama gerçek irade bilinçaltındaki Su yüzüne çıkarak kendini belirtmiştir artık ve saklanılmaz bir ayrıştırma vardır..

Kimsenin kimseyi yok saymadığı, geçmişteki yanlış ve çıkar, nefis ve menfaat ilişkileri ile kendinden olmayan kendisi gibi inanmayanları hoş görüp onlarında bu gezegende yaşam hakkı olduğunu kabul etme erdemliliğini gösterip inancına diline saygı duyması, herkesin kendi sınırları (dil-inanç) içinde yek diğerine üstün gelme yerine yardımlaşma paylaşma anlayışı ile yaşanılası bir Evren yaratma algısını yerleştirip birlikte yaşamaktır elzem ve asıl olan..

Çünkü.;
Hiç bir Katliamın haklı savunması olmaz, kabullenmek ve özür dileyerek tekrar aynı yanlışı yapmamak yapan veya yapmaya çalışanların karşısında durmaktır erdemli olan, insan olabilmenin yoludur, ama hiç bir zaman devlet hafızalarına güvenmeden, halkın yaşayan yaşatılan hafızalarını irdeleyerek dinleyerek ve günümüzü geçmişi kızı sorgulayarak af dilemek, zarar ziyanların tazminini (ölen geri gelmeyeceğine göre yaşayanlara yönelik) ortak akıl ile sağlamaktır. Bu evren herkese yeter be usta…!!

Tüm evrene inançlara ve dillere selam olsun, kansız bir yaşam dileğimle aşk ile….

Kemal Atalar Urfa/Kısas

Benzer Haberler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Yazıda Dikkatinizi Çekebilir!
Kapalı
Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyiciyi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün