Rıza-e Ali’qe Sılıqe divanı.

Meyremçil Beli aşar’iken tipi kesti yolum,
vah benim başıma.
Yoldaşım Kara Mehmet izin güdemez oldum.
Vardım Halep eline , felek sırtladı Şeleğime, devranın yükünü.
Aştım dağları, ovaları,
mayınların çemberin, merkep ardın sıra seke seke dolandım.
Kervan,kervan peşi sıra, düştüm yollara, kaçağın Sarebanıylan yalın ayak.
Afrîn ovasında Tafkiran Dengbejleri divan kurmuş,
üç gün üç gece Canbeghan destanı dizer,
Ağlayıcı Pîrikler, Şîn û şîwan kaf dağını aşırır, feryadın.
Düştüm, bir pusuda, müfrezenin ataşınla,
Ağgedikten aşamadan, tökezledi ayağım, kaldım sakatlı.
Döndüm Binboğa’nın düzüne koydum sandık gözüne,kutnî kumaş,inci boncuk demetin.
kurmuş dolanlı puşt, tuzağın,
Çekti sırtımdan,
Şeleğimin hazinesin çaldı,
Kalaycı iblisi şer’riylen.
Ocağım başıma çöktü.
Y’aldanmışlığım bilemedim.
Hayvahh,hayvahh lâ’mın.
Battal,kağnısın sap çeker,
gacırtısı dağları yankılar.
Duymaz olur, hiç bir feryadın,ahın.
Geçut’tan geçmez oldu,
Haraba’ya giden yolun,yolağım.
Kaldım bi başına,
kavim gardaşlardan ayrı, ırağa düştü yolum.
Çengi taşın çatamadım, yanmaz oldu çıram.
Zifir kör karanlıktı her bi’yan,
Görmez oldu, gözün feri,
lâl oldu dilim.
Bilmez oldu halim,
obam..
Subatan da göçüm kaldı.
Ta evvelden Dokuz demet boncuk çattmış idim.
Sırma ipli,püskülü Şadıllı işi, Diştâş elinden Şemsi ana dokuması.
Müfreze dipçiğin saldı,omzum vurdu,
Şeleğim düştü, saçıldı yere
hazinelerim her bi, yana savruldu.
Vardı kengerlerin ardın sıra,
Ziyaretin suyuna doluştu,
her bir demet boncuk, destem dağıldı.
Dokuzununda sırma ipler tel tel kopuştu,
boncukları, Çağşaklayıp binlerce su ipiltisinin sırtında yitik zamanlara karıştı,
hazinelerim
yitti….gitti..
sırra katıştı.
Ali Altun
01 12 2022
İstanbul