YAŞAMAK, DİRENMEK VE İSRAİL

Doğadaki her canlı yaşamak İçin direnir. Ve içgüdüleri de yaşama tutunmak durumundadır. Ağaçlar verilen suyun yüzde beşini kullanırlar, geriye kalanını terleme yoluyla atmosfere salarlar.
Su oranı yüzde beşin altına düşerse, tehlike çanları çalmaya başlar. Aşırı sıcak olduğunda, ağacın mekanik yapısı harekete geçer. Atmosfere su salınımı kapatır.
Çöl bitkileri de ancak gece kendini dışa açar.
Çünkü yaşama tutkusu baskın çıkar.
Güller bile basitçe koparılmasın diye, gövdelerinde diken çıkarmışlardır.
Yaşamak ve direnmenin arasında kopmaz bağlar vardır.
Direncini kaybeden her canlı ölmek zorundadır.
İnsan da öyle…


Bir farkla!
İnsan beş milyonluk bir deneyime sahiptir. Sevdiğim bir ağabeyime şöyle demiştim: “Akıllı insan, başkalarının deneyimlerinden yararlanabilen insandır.”
Önceki yazılarımda hep Avrupa’dan söz etmiştim.
Çünkü Avrupa kurşun geçirmez karanlıkları geride bırakmıştı.
Diri diri yakılmışlardı.
Sadece iki yüz yıl din savaşlarını yürütmüşlerdi.
Sagrada Familya’nın mimarı Antoni Gaudi, Katalanca konuştuğu İçin hapis yatmıştı.
Ama onlar hep direnmişti…
Çünkü insanca yaşamak istemişlerdi ve başarmışlar da.
Ülkemizde birçok sorun var. En yakıcı olanları ise Kürt ve Alevi sorunudur.
Kürtçe yasaktı. Şimdi ise eğitim dili yapılmıyor. Bu durum da yeni acıların ve yeni yıkımların habercisidir.
Çünkü her halk kendi dilini korumak ve geliştirmek ister. Dillerinin yok oluşuna karşı çıkarlar. Bu doğal bir dirençtir.
Koçgiri isyanı, Şeyh Said isyanı, Dersim Katliamı ve Ağrı isyanı iyi birer örnektirler.
Son kırk yıldır çekilen acıları ve ekonomik kayıpları saymıyorum bile.
Çözemeyişlerinin sebebi ise aşırı milliyetçi oluşlarıdır. Halbuki milliyet Arapça bir kelimedir. Çi eki Türkçedir. Yani milliyetçilikleri de çi gibi oluyor.
Komik! Komik olduğu kadar da trajik…
Trajikliği sadece Kürt ve Aleviler için değildir.
Sünni Türk kardeşlerimiz için de aynı durum geçerli.
Çünkü onlar da evlatlarını kaybediyorlar…
Çünkü dağa taşa serpilen paralar, onların da cebinde çıkıyor…
Yarattıkları sanal düşmanı göstererek, onların da özgürlüğe ve rahatlığa kavuşma direncini kırıyorlar.
Onun İçin el ele verip herkesin dilini kültürünü yaşatabildiği, çocuklarımızın ölmediği ve hoşgörülü bir ülke inşa edelim.
Yoksam, bu enkazın altında kalmaya mahkum olacağız.


İsrail;
Aylardır evlerimizde savaş görüntüleri izliyoruz.
İsrail’e Hamas’ın saldırması ile kanlı süreç başlatıldı. “Vaad edilmiş topraklar,” propagandasıyla, Arap’ın “Kavmi necip,” inanışı çarpışıyor. Hatta herkes dinini ve milletini üstün sayıyor.
Kanlı tabloyu gördükçe aşırı dincilerden, ırkçılardan, maddi kazanç için binlerin ölümüne neden olanlardan nefret ediyorum.
Gönül ister ki tek bir insan ölmesin. Yalnız dünya farklı bir noktaya evriliyor. Ya dünyaya uyum sağlanıp modernleşilir ya da yok olmak durumunda kalınır…

MASALLAR İÇİNDE
Çöl kadife çiçeğim, kaktüsün gölgesinde münzeviyim, tanrıların gazabına uğradım
Sensiz kum dağlarına umut fısıldarım
Saplantı ölüm getirir; insan su gibi çağ ile akmalı diyorum bir çöl insanına
Tanrılar gibi kahkahaları çınlıyor ölümlülere
Unutma, tanrılar zalim olurlar
Ve hiç ölmeyeceklerini sanırlar

Uzaya mekik dokunurken lantana çiçeğim, kafası derbeder çadır çağında, ak fistan içinde
Çoğalır, olabildiğince çoğalırlar
Bekler gökyüzünde rızkını ve kavmi necip sanır kendini hem de eşrefi mahlukat
Çöl hükmünde, masallar içinde masallar


Mehmet Söğüt

Benzer Haberler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Yazıda Dikkatinizi Çekebilir!
Kapalı
Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyiciyi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün